" Daha düne kadar adı sanı bilinmeyen, Trabzon’un güneydoğusunda 1948’e kadar köy, daha sonra kaza statüsüne çıkarılan Çaykara… Yüksek platolardan oluşan, derin vadilerle parçalanan, vahşi doğasıyla kaderine terk edilen, yalnızlığa itilen çaykara… Doğu ve batı kesimlerinde yüksek yayları ve yarıklardan oluşan vadilerde bin bir zorluklarla dik yamaçlarda köy yerleşim yerleri kuran çilekeş ve yiğit insanlar; gerek kadını, gerekse erkeği adeta bir doğa savaşçısı olarak doğar, Yaşar ve ölür. Yıllarca o yarık vadilerde unutulan, sadece vergi almak İçin köyüne gelen tahsildar İle devletini tanıyan ve o tahsildara kıt kanaat kendine bile yetmeyen hayvanlarını, mallarını vermemek için çok zor koşullarda mezirelere. Yaylalara kaçırarak canını bile hiçe sayan Çaykaralı yokluk ve yoksulluğa itilmiş, kaderini bile tayin etme hakkına ulaşamamıştır. Tarih boyunca büyük boyutta yerleşim yeri oluşturamamış çaykaralılar her yönü İle kırsal hayatın egemenliğini iliklerine kadar hissetmiş, devletin bir kazma dahi vurma gereğini duymadığı Çaykaraya yöre halkı kendi kazma küreği ile imece usulü ( arğadiya )kendi yolunu kendileri yaparak ilk motorlu aracı 1964 yıllarında köyünde görmenin sevincini yaşamıştır. Ne yazık ki yıllarca sırtını dönerek yöreye bakanlar günün birinde ilkokulu bile zor bitiren eski Saraho’lu şimdilerde Uzungöl’ü bir Dursun Ali İnanın alabalık yetiştirme ve yöresini tanıtmak amaçlı üstün gayret ve becerisi sayesinde yöre keşif ediliyor ve İsviçrenin bile fevkinde güzelliklere sahip olduğunun farkına varılıyor. Deniz turizminden bıkan yerli ve yabancılar buraya akın akın gelmeye başlıyor. Koşullar yine zor çünkü yol yok ama insanlar Dursun İnanın gayreti ile tanınan bu vahşi doğayı görmek ve tatillerini burada geçirmeye çalışıyor. Nihayet bu yoğun talep karşısında asfalt bir yol yapılıyor. Çaykara Uzungöl yolu vahşi bir vadi ve Solaklı deresi boyunca kıvrımlarla ünlenmiş bir yol. Vahşi doğanın tüm güzelliklerini sergileyen bu yol üzerinde sanki başka taş temin edilecek yer yokmuş gibi taş ocağı açılıyor. Eski adı Anoso, yeni adı Çambaşı olan köyün dibinde dinamitler patlıyor kazma vurulmayan yöremin böğrüne vururcasına iş makinaları çalışıp duruyor köylüler bunu durdurmak amaçlı baş vurulmadık yer bırakmıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ,Çaykara Belediye Başkanı Hanefi Tok’un karşı çıkmasına rağmen bu ocak kapatılamıyor. 32 köy muhtarı imzaladığı bir dilekçeyi yetkililere veriyor yine de bu doğa katliamı önlenemiyor. Yöre halkı “ Biz oy verdiğimiz, güvendiğimiz kişilerce cezalandırılıyor muyuz “ diye düşünmeye başladı bile. Çambaşı köyü binalarında dinamit patlamaları sonucu derin yarıklar meydana geldiğini söylüyor. Biran önce gereken önlemlerin alınması ve bu ocakların turizm alanları ve de meskûn mahallerin dışına çıkarılması gerekiyor. Yetkililere bir kez daha sesleniyoruz. Bu katliam ve görüntü kirliliklerine artık dur deyin."