Çok hızlı bir kentleşme süreci yaşayan ülkemiz (Belediyelere) özel bir önem vermek zorundadır. Yerel yönetimler ayrı bir başlık altında ele alınmalı ve ivedilikle daha önce yapılan bütün şehir yasaları tekrar gözden geçirilecek aksayan yönleri düzeltilmelidir.
Ankara merkeziyetçi bir yapıyı büyükşehir merkeziyetçi yapıya dönüştürmek ilçe belediyelerinin elini kolunu bağlayarak Büyükşehrin maddi özgürlüklerini alabildiğine açmakla çok şeylerin kaybedildiği avantaj yerine büyük dezavantajların oluştuğu artık ortadadır. Büyükşehir ile ilçeler arasında bitmeyen kavgalara ve sanki sınıfsal mücadelere meydan verilmiştir.
Büyükşehir Başkanlar keyfi davranarak aslında ilçe belediyelerini cezalandırmaktadırlar oysa cezalandırılan ilçe belediye başkanları değil o ilçe halkıdır.
Bireyler sağlıklı, huzurlu ve çağdaş bir ortamda yaşaması ve çalışmasının onun en temel hakkı olduğunun bilincine malesef hala varamadık.
21. yy.'a giren dünyamız vatandaşlarımızın bu temel haklarını kullanmalarına imkan sağlayacak tüm önlemler alınmalı bu amaca hizmet edecek tüm yönetimsel ve yasal düzenlemeleri yapmayı amaçlamalıyız. Yaklaşan Belediye seçimlerine aday adayları birbir ortaya çıkıyor kimi blöf amaçlı, kimi de gerçekten aday olmak için ancak geçmişinde hiçbir başarı organizasyonlara imza koymamış başarmamış koltuk sevdalı başkanlara çok dikkat etmeliyiz. Yerelleşmek demek demokratikleşmek demek olduğuna göre aday adayları insan hakları ve demokratikleşme konusunda bilinçli ve bu konuda aksayan yerel yönetim yasalarına karşı mücadele verebilecek şehrin dokusunu çok iyi bilen, demokrat, insan haklarına saygılı, insanları biz ve onlar diye ayırmayan herkese eşit mesafede olabilen, seçildiği gün parti rozetini çıkarıp şehrin tüm sokaklarını arşınlayabilecek, tarihi, kültürel ve coğrafi dokusuna yönelik şehri yönetebilecek adayları seçilmeli ve halkımıza sunulmalıdır.
Halktan kopuk, kendini beğenmiş, şehrin dokusuna aykırı ahbap çavuş ilişkileri ile belediye yatırımlarını yapan partizanca davranışlar sergileyen şehrin ve gelecek nesillere yönelik hiç bir çalışma yapmayan, makyaj felsefesi ile halkın gözünü boyayan, dere beyi kılıklı adaylara aman dikkat. Tabi ki burada şehrin sakinlerine seçme konusunda çok büyük görev düşmekle beraber asıl görev malesef bir ucube haline gelen Siyasi Partiler Yasası gereği partilerin merkez yönetimleri ve liderlerin insiyatifliğine kalan halkın kaderi, bu seçimlerde de istenen beklenen adayların çıkamayacağı sinyallerini alıyoruz. Bu durumda bize eski tas eski hamam sözcüğünü ister istemez hatırlatıyor.
Seçimlere halkımız demokratik haklarınızı kullanın çağrısında bulunanları biz de buradan seslenelim siz bizim demokratik haklarımızı, seçme seçilme hakkımızı gasp ediyorsunuz ve bizden sandıkta zorunlu, istemediğimiz adayı seçmemizi talep ediyorsunuz. Bu mu demokrasi anlayışınız? diye. Bir Allah'ın kulu malesef sormuyor, soramıyor, sorduğu an siyasi hayatı bitiyor. İşte size ileri demokrasi. Burada hiç kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir. Ne iktidar ne de muhalefet bir adım bile atma yönünde bir eğilimleri yok. Ana muhalefet ne yazık ki bir türlü alternatif olamıyor ve işine de böylesi daha iyi geliyor. Gelecek nesilleri düşünenler hep dışlanır yalaka ve dalkavuklar. Yönetim ellerinde yerini alıyor ve hiç bir şey değişmiyor. Siz demokrasinizi geliştiremezsiniz, en önemli unsur insanızı da. Yazıklar Olsun.