SİSTEMDEN BESLENENLER , SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEZLER..
Yaklaşan haziran seçimleri öncesi siyasi partilerin seçim beyannameleri bir, bir açıklanıyor. Herkes bir şeyler vaat ediyor. HDP dahil hep ekonomik vaatler, asgari ücret ihaleye çıkmış gibi 1400’den başlıyor1800’e kadar çıkıyor. Emekli nüfusu kalabalık 11 milyon ona da ikramiye sözü, engelliler de 9 milyon e yeterli 11 milyon emekli 9 milyon da engelli oyunu alırsam kesin iktidar olurum mantığı ile yapılan seçim beyannameleri ne yazık ki Türkiye’mizin gerçeğini yansıtmıyor. 90 yılı aşkın kurduğumuz Cumhuriyet’in amaçlarının hiçbirine doğru dürüst ulaşamadık. Nedeni gayet açık Cumhuriyet’imizi demokrasi ile taçlandıramadık, dünya menfaat dünyası mantığı hep önde yürüdü. Hala da yürüyor. Devlet kimseye bir şey vermez senden aldığını ancak sana verebilir, devletin parası gökten zembille inmiyor. Birilerine veriyorsanız mutlaka başkalarından almak zorundasınız. Dikkat edin CHP ve HDP “çok kazanandan çok vergi alacağız” diyorlar, yani çok kazananın önünü kapatacaklar, ona yatırım fırsatı tanımayacaklar. Yine aynı zihniyet sermayeyi cezalandırıp ona yeni yatırım alanları yaptırmamak. Devlet topladığı paraları asli görevlerini yapmak için harcamalıdır. Asli görevlerini bir kez daha tartışmamız gerekir diye düşünüyorum. İç güvenlik dış savunma dışında sadece halkın talepleri doğrultusunda ülkeyi yönetmeli devlet icra etmemelidir. Ama biz hala seçim sathında bir zamanlar liderlerin dediği gibi tütüne A partisi ne verdi, halk bağırır 5 lira. Öyle mi? Ben 10 lira veriyorum. Kimse de sen kimin parasını kime veriyorsun diye sormuyor. Ne yazık ki hep kurtarıcı bekliyoruz. Oysa herkes kendini kurtarabilir. Bunun bilincine vardığımız gün işte Türkiye’nin bu vaatlerden kurtulduğu gün olacaktır. Siyaset aslında yapılabilecek en erdemli görevdir ama siyaseti erdemsizleştiren siyasetçiler olduğu gerçeğini de kabullenmek gerekir. Siyaset arenasına bir bakın 4 dönem 5 dönem milletvekili olanlar ömürlerinin çoğu bu ülkenin yönetiminde geçirenlerin gözü doyuyor mu? Onları aday yapmadığınız zaman hemen gardlarını alıyorlar ve yıllarca onlara o makamları veren partilerine de partililerine de verip veriştirebiliyorlar. Olacak şey değil biz kalkınmayı hala toplumsal kalkınma modelleri ile halledeceğiz derken Batılı, çağdaş dediğimiz toplumlar çoktan kalkınmanın bireyden başlayacağı bilincini geliştirdiler ve toplum bireylerden meydana gelir olduğunun bilincine vardılar bile. Evet sistem değişmesin böyle kalsın diyorsak, bu sistem 90 yıldır kendini bir tülü toparlayamadı. Kendilerine demokrat diyen partilerin önce demokrasiyi öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Şimdilerde CHP kalkmış birinci sınıf demokrasi diyor vah, vah ikinci, üçüncü sınıf demokrasilerde mi varmış. Ya çocuk mu kandırıyorsunuz. 4 tekerlekli arabayı 3 tekerlekle yürütebilen birini gördünüz mü, demokrasi ya vardır ya yoktur. Demokrasinin birinci sınıfı, ikinci sınıfı olabilir mi? İnanamıyorum TV ekranlarında tartışıyorlar, konuşuyorlar Allah aşkına ne söylüyorlar desem ne cevap verebilirsiniz, aklınızda ne kaldı bu seçim kampanyalarından. Bahçeli 1400, Kılıçdaroğlu 1500, Demirtaş 1800 veriyor Ak parti daha ne vereceğini tam olarak söylemedi. Artık yeter siz nasıl bir sistemi inşa edeceksiniz, nasıl bir ekonomik model uygulayacaksınız? Sağlıkta neleri planlıyorsunuz? Eğitimde neleri yapacaksınız bunları anlatın. Siz kim oluyorsunuz da benim paramla hovardalık yapıyorsunuz. Bu siyasi parti ayırmaksızın söylediğim bir cümle olduğunu herkes kabullenmeli. Paraları dağıttığınız gibi demokratikleşme konularında da demokratik yöntemleri nasıl dağıtabiliriz düşünsenize. Ak parti başkanlık sistemi gelirse ülkenin önü açılır yasama yürütmeyi çıkarmaz o zaman yürütmenin yasama üzerinde ki egemenliği biter diyor. Peki muhalefet ne yapıyor? Hayır olmaz biz başkanlık sistemi istemeyiz, çok güzel de siz ne istediğinizi söyleyin bu araba artık yürümüyor, ne yapacağız ittirmeye devam mı edeceğiz, yoksa tamir mi edeceğiz. Yoksa yenisini mi alacağız. Bir şeyler söyle Allah aşkına. Ama ne gezer ne istediğini bilmezsen sadece birilerinin önerisine hayır istemezük der geçersin sonrada ben muhalefet yaptım edası ile kamuoyunun önüne çıkarsın. Olacak şey değil. Uyanın artık demokrasinin ne ilerisi vardır ne gerisi, Ne 1. Sınıf demokrasi vardır Ne 2. Sınıf demokrasi. Varsa ya tam demokrasi var ya da demokrasi yoktur, hepsi bu kadar..