2019-01-17 17:44:16

“Sevelim Sevilelim Dünya Kimseye Kalmaz”

Zekeriya Yıldız

17 Ocak 2019, 17:44

"Sevgi" günümüze kadar ilahi tesiriyle dertlere şifa, hastalara deva ve aşıklara vefa kaynağı olmuş bir iksir.

Sevgi denince hemen hemen ilk akla gelen Yunus Emre olur. Yaradılışın anlamını nasıl sevgide buluyorsak, insanlık sevgisini de Yunus'ta buluruz.

“Kıyamet’e kadar hayatin dinamizmi “sevgi”nin olacağı muhakkak…”

Yunus Emre, ‘'Yaratılanı sevelim, Yaradan'dan ötürü'' der. Yunus'un bu sözü, başlı başına hikmetlerle dolu. Bu söz günümüzde ayrılıklar üzerine çalışanların, dünyevi/şeytan-i hesapların içine gömülmüşlere de bir yol gösterici değil mi? Anlayana…

Bilhassa siyaseten bir yerlerde yer edinebilmek adına, her türlü ayak oyunları ile rakibini, hatta arkadaşını/kardeşini, dostunu bertaraf etmeye çaba gösterenler… Hepsinden kötüsü, bu yolda her şeyi ‘'mübah'' görenler... Yunus bu konuda da çok şey söylüyor:

‘'Zinhar gönül evinde tutma yaman endişe,

Berikiyçün kuyu kazan akıbet kendi düşe.''

Kuyu kazanlar kazdıkları kuyuya zaman zaman düşmüyorlar mı? Ne yazık ki, bazen de o kuyuya düşecekleri zamana kadar, birçok insanın hayatını da karartmış oluyorlar.

 ‘'Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.'' diyor Yunus.

“Sevgisizlik çok kötü bir şey...

Sevgi yoksa ne kalır geride? Hiçbir şey… “

Nerede bir problem varsa, orada sevgisini kaybetmiş insan müsveddesi mahlûklar vardır...

Küçücük bir evin içini cennet bahçesine çeviren…

Hayatı yaşanır kılan şey sevgi değil mi?

Bir de kendisini dünyanın en akıllısı en güzeli ve en başarılı insanı olarak gören, kendilerini bu şekilde göstermeye çalışan ve ulaşmak mümkün olmayan ya o kibirli insanlar… Nokta sevgili, parmak insanlar…

Onlara da Yunus Emre şu dizelerde anlattığı gibi akıbetleri unutulmak¸ bir nevi yokmuş gibi olmaktır diyor.

Göre ne haldedür cân ü cismin

Ne kimsesün sen ü ya nedür ismin

Yaşıyor olduğunuz bu âlemin büyük, küçük dairelerini; meselâ güneşin kapkaranlık bir dünyaya teşrifini, mevsimlerin geliş gidişlerini, yeniden bu sabah güne merhaba deyişinizi, çocuğunuzun varlığını ve de o nur topu gibi tebessümünü, suyu rahat bir şekilde içebilmenizi, yemeği yiyebilmenizi, nefesi ohh deyip alabilmenizi,… sayın sayabildiğiniz kadar…

Bunlarda “sevgiyi ve sevildiğinizi” hissedin…

Bunun tam tersini düşünün bir de;

Sevgiyi kaybetmek; Güneşin doğmaması, suyun yok olması, havanın zehirlenmesi, kuşun, kurdun, köpeğin, kedinin, tüm hayvanların hayvanlığının gereğini yapmaması… çatık kaşlar, bozulan bakışlar, cümlelerin sopalaşması gibi bir şey…

Sevgisini kaybetmek, bir taş gibi olmak, taşlaşmaktır.

Sevgisini, neşesini kaybedip robotlaşmaktır.

Sevgi yoksa varlık iddiası, kulluk iddiası anlamsızdır.

Sevgi yoksa hizmet iddiası ne kadar gülünçtür.

Sevgi yoksa anne, baba, kardeş vurgusu ne kadar sahtedir/yapmacıktır.

Sevginiz olmadıktan sonra, çok paranız, yüksek makamınız, daha çok malınız, eviniz, arabanız olsa ne yazar…

Yaratıcının mükemmel sanatı insan, sevgiyle anlam kazanır, sevgiyle yüzü güler ve sevgiyle kulağa hoş gelen cümleler kurar, sevgiyle kul oluyor insan.

Yunus’un vermiş olduğu mesaj 1200’lı yılarda nasıl geçerli idi ise, bugün de aynı geçerliliği vardır. Yarınlar içinde..!

Sevgi iyiliktir. sevgi insan olmaktır...

Sevginiz yoksa kavganız bol… hiçbir şeyiniz yok demektir.

Yunus gibi; “Sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz”.

Meşalemiz “SEVGİ” olsun!

 Sevgi ile kalın.

Selam ve Dua İle…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.