Sivil toplum kuruluşları ya da sivil toplum örgütleri, resmi kurumların dışında kalan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleriyle sağlayan insanlığa yararlı kuruluşlardır.
Görevleri ise:
Toplumsal anlamda bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları yapmak.
Toplumun zararına olan etkenlerin ortadan kaldırılması için mücadele etmek.
Halkın çıkarlarını ve haklarını korumak için çalışmalar yapmak. Vs... Vs...
Ne yazık ki, makam sahibi olmaktan, protokole girip sosyal çevrelerini genişletmekten, koltuğun gücüyle kendi reklamlarını yapmaktan, siyasi istikbal peşinde koşmaktan, kendinin, eşinin dostunun sorunlarını çözmekten, meydanlarda arzı endam etmekten başka yaptıkları bir iş var mı bugünkü STK’ların!
Dolayısıyla gerçek anlamda toplumun yaralarına merhem olabilecek, STK’ların çimentosu Kent Konseyleridir. Kent Konseyleri çok önemli işlevleri olan kuruluşlardır.
Kent merkezi ve yerel yönetimlerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplum örgütleri ile yurttaşların ortak anlayışıyla, şehrin öncelikli, sorun ve vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlenerek, tavsiyeleriyle çözüme kavuşturulduğu Kent Konseyleridir.
Kent Konseylerinin faaliyet alanları çok geniştir. Bunlardan birkaçı ise şöyle: Kent konseyinin gençlik meclisi ile “gençlerin kent yönetiminde karar alma mekanizmalarına katılmaları, gençlik ve kentle ilgili sorunların çözümünde aktif rol almaları, kentsel kimlik ve aidiyet bilincini geliştirmeleri, bu şehirde yaşayan gençlerin ihtiyaçlarına uygun projelerin hayata geçirilmeleri birincil hedefleri olmalıdır.
Faaliyet alanları içinde, çalışan 15-29 yaş arası gençler. Sanayi bölgesinde çalışan gençlerin birlik ve beraberlik duygusu içerisinde, sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının geliştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması, sosyal ve kültürel anlamda farklı faaliyetlerde bulunarak topluma daha faydalı, örf ve adetlerine bağlı, topluma ve ailelerine faydalı birey olma yolunda gençlerin yetiştirilmesi olmalıdır.
Lise ve üniversite gençliğine yönelik faaliyetler. Ve bunlar gibi birçok alan…
O kadar çok yapılması gereken faaliyetler var ki: Gençlik ile ilgili sorunlar, tahrip edilen doğa, sağlık problemleri, eğitimden yoksun kalan çocuklar, şiddet gören kadınlar? Toplumum bin bir derdinden sadece bazıları. Bu dertlerle mücadele; huzurlu toplum düzenine katkıda bulunmak için, yerel yönetimleri, Sivil Toplum Kuruluşlarını buluşturmak, kaynaştırmak…
Toplumun huzuru ile ilgili kendini sorumlu hisseden yalnızca devlet ve STK?lar değildir. Toplumun gerçek kişileri arasına karışmış marka kişilikleri de sağlıklı ve huzurlu bir toplum içerisinde var olmak istemeliler. Kente, o kenti seven her şahsiyetin kent insanına vereceği bir şeyler vardır mutlaka.
Bugünün sorunlarını çözmek, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir kent bırakabilmek niyetiyle sorumluluk hisseden, şehrini, şahsını, ailesini ve değerlerini seven her fert katkı yapmalıdır, “mutlu kentler” için.
Kent Konseyleri çalıştırılmalıdır!
Belediyelerin tanımlanmış görevleri ayrı, kent konseylerinin ayrı. Olması gereken şu: Belediye hizmeti yapar, kent konseyi vizyon belirleyip, tavsiyelerde bulunur. Kent konseyleri, gerçek sosyal sorumluluk projelerinin değerinin ve gerekliliğinin önemini hep canlı tutar. Ama bunu yapacak, ya da yaptırmak isteyecek var mı?
Değerli okurlar: Toplumsal ahlâka aykırı eylemlerin gündelik olaylar gibi karşılandığı, etrafımız bu insanlarla, daha da vahimi bu insanlara çanak tutan kitlelerle dolu; basınından, sivil toplum kuruluşlarına kadar…
Para ile rahatlatılan vicdanların çoğaldığı bir ortamda, insanlık adına yapılacak çok şey olduğuna inanıyorum!