Sevgili Okuyucularım;
Türkiye'nin güneyi ve Suriye'nin kuzeyinde 6 ve 7 Şubat’ta 2023 tarihinde peş, peşe yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Depremlerin ardından bölgede küçük ölçekli 11 bin’in üzerinde artçı sarsıntılar meydana gelmesini üzüntüyle yaşadık.
Bu Depremde, Türkiye'de 45 bin 968, Suriye'de ise, 6.124 kişinin hayatını kaybettiği biliniyor.
Birleşmiş Milletler (BM) göre, depremlerden yaklaşık 25 milyon kişi olumsuz etkilendiği. Eksi derecedeki soğuklar, düşük sıcaklıklar, yetersiz altyapı ve ayrıca Suriye'nin kuzeyindeki iç savaş’a maruz kalanlar için depremle birlikte yaşanan felaketin daha da ağırlaşarak kötüleştirdiği açıklanıyor. Türkiye'de yaşayan yüzlerce Suriyeli, yıkıcı depremin ardından savaşın yıkıma uğrattığı Suriye’ye geri dönmeye başladı. BBC’den James Gregory’nin haberine göre Türk hükümeti, depremin vurduğu illerden kimlik kartlarıyla giden Suriyelilerin altı aya kadar Türkiye’den ayrılmalarına izin verdiğini belirtiyor. Binler’ce Suriyelinin, 12 yıl önce Suriye’de iç savaşın vahşetinden kaçarak resmi rakamlara göre yaklaşık beş milyon Suriyelinin Türkiye'ye yerleştiği belirtiliyor.
Depremin etkili olduğu 10 il de Suriyelilerin en yoğun yaşadığı bölgelerde depremin mağdurları için açıklama yapan, Türkiye'deki Suriyelilere ait STK’ların etkili isimlerinden Taha El Gazi, yapmış olduğu açıklamaları ile, açıklamalarını kara propagandaya dönüştürerek beyanatlar verdiği izlenmiştir. Depremde, Türkiye’nin en kalabalık Suriyeli nüfusunun yaşadığı illeri baz alarak açıklama yapan, Taha El Gazi, “Antakya, Maraş, Urfa, Antep, Nurdağı, İslahiye, Kırıkhan, Samandağ’ında binlerce Suriyeli hayatını kaybetti ya da hala enkaz altında Suriye’liler bulunmakta olduğunu” ve bunların ötekileştirildiklerini açıklama cüretinde bulunuyor. Özellikle de, “Antakya, Nurdağı ve İslahiye’de çöken eski varoş diye nitelendirilen mahallelerde Suriyeliler yoğun olarak yaşıyordu. Örneğin Antakya’nın yerle bir olan Emek Mahallesi’nin Salıpazarı Caddesinde yaşayanların yüzde 70’i Suriyeliydi.” Diye biliyor. İlave ederek, “Ama hala depremin yükünü bu insanların üzerine yıkmak için hiçbir fırsatı kaçırmayanlar, onları yağmacı ilan edebiliyor” diyor.
Diğer taraftan Türkiye'den ayrılanların sayısı ile mevcut kalanların sayıları toplandığında resmi kayıtlarla karşılaştırıldığında ve yaşananlara bakıldığında gerçekler çok farklı olabiliyor. Türkiye bütün zorluklara rağmen sığınmacılara Ana şefkatiyle kucağını açarak bağrına basmıştı. Türkiye her nedense kucak açtıkları halkların ihanet edici hitamlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Türkiye her şeye rağmen Devlet, Yerel Yönetimler, Belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları STK’lar hep birlikte Kendi vatandaşlarından ayırmadan sığınmacıların ellerini bırakmıyor. Yapılan ve dağıtılan yardımlarda ayrıcalık yaşatmadan eşit paylaşımlarda bulundukları takdirle görülmüştür.
Türkiye; Uluslar arası boyutta eşit hak savunuculuğuna katkı katılım yapmaktadır. Türkiye üzerinden sığınmacı, göçmenlere yardımcı olmak talebinde bulunan AB ülkelerine geçiş ve çıkışlarını sağlıyor.
İsviçre Devlet Göç Sekreterliği'nden (SEM) yapılan açıklamada, ülkeye girişlerde bazı istisnalar dışında hala geçerli vizenin gerekli olduğu kaydedilirken depremlerde evleri yıkılan kişilerin, bu hızlandırılmış süreçten faydalanmak için acil tıbbi destek başvurusu yapmaları gerektiği belirtilerek, İlgili kişilerin İstanbul'daki İsviçre Başkonsolosluğundan "hızlı geçiş" formu alabileceğini, vize verme süreçlerinin Şengen yasalarına uygun olarak devam edeceğini belirtiyor. Açıklamalarında,"İstanbul'daki İsviçre Başkonsolosluğunda vize başvuru sürecine yardımcı olması için Türkiye'ye ilave personel gönderildiği, amacımız, İsviçre'de akrabaları bulunan Türk ve Suriyeli depremzedelerin vize başvurularının hızlı bir şekilde işleme koyulabilmesini sağlamaktır." Açıklamasını yapıyor.
Türkiye ve Suriye'de deprem felaketinden kurtulan ve İsviçre'de akrabaları olanlar, İsviçre'ye gelmek için SEM'e (SEM dijital dünyada KAYITLARIN hızlı bir şekilde, yüklenmesi ve yönetilmesidir) başvuru yapmaya başladı. SEM, şu ana kadar BİN’in üzerinde vize başvurusu yapıldığını ve gittikçe artmakta olduğu açıklanıyor.
Hollanda'da hükümet sitesinden yapılan açıklamada, Türkiye'den Hollanda'daki yakınlarının yanına gelmek isteyenlere "öncelikli vize randevusu" verileceği açıklandı. Açıklamada, Hollandalıların eşleri ve yakınlarından, Hollanda'ya geçici vize başvurusu yapacak olanların telefon numaralarını Dışişleri Bakanlığının e-posta adresine bildirerek, aracı kurumdan öncelikli vize randevusu alabileceği belirtiliyor. Öte yandan Hollanda da, bazı milletvekilleri hükümetten, Türkiye ve Suriye'deki deprem bölgelerinden Hollanda'daki yakınlarının yanına gelmek isteyenlere vize şartlarının hafifletmesi talebinde bulunduğu biliniyor.
Belçika Göç ve İltica Bakanı Nicole de Moor, Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Birçok Belçikalının, Türkiye ve Suriye'deki depremden etkilenen aileleri var ve akrabalarını evlerinde ağırlamak istiyorlar. Bölgeden yapılan vize başvurularının daha hızlı işleme koyulması talimatı verildi." ifadelerini kullandı. Açıklamada ayrıca, depremlerden önce, depremlerden etkilenen bölgelerden gelerek ülkeye giriş yapan kişilerin Belçika'daki kalış sürelerini uzatmak için Göçmen Bürosuna başvuruda bulunabilecekleri bildirildi. Bu durumda AB topraklarına gitmek için Ege Denizinde boğulmayı göze alan Suriyeliler tarafından fırsata çevrile bilir mi? Bilinmiyor tabi,. yaşayarak göreceğiz.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Feaser, Türkiye'nin güneyini ve Suriye'nin kuzeyinde depremlerden etkilenen kişilere 3 ayı aşmayan şekilde vize verme kararı alındığını duyurdu. Söz konusu kararın, yalnızca Almanya'da akrabası olan kişileri kapsadığı belirtildi. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Bild’a yaptığı açıklamada, depremzedelere kalacak bir yer ve tıbbi tedavi görme fırsatı vermenin "ihtiyaç duyanlara yardım etmek " anlamına geldiğini açıklayarak, depremzedelere 3 ayı aşmayacak şekilde vize verileceğini açıklıyor. Türkiye için asla değil, Yürkiye Pasaportu ile gidebilecek Suriyeliler için nasıl olur bilemiyorum.Almanya Dışişleri Bakanlığının bir yetkilisi, Türkiye'nin yanı sıra Suriye'yi de etkileyen depremlerden bu yana bölgede toplam 4328 vize verildiğini açıklıyor 2711 kişiyle Türk vatandaşı olduğu ve Almanya’ya seyahat ettiklerini açıklıyor. Depremzedelerin Almanya'ya seyahat edebilmeleri için en önemli koşul, "birinci veya ikincil yakınlarının onları ülkeye davet etmeleri şartı geçerli oluyor. Türkiye'den Almanya'ya depremzedelerin sevdiklerini davet eden bireylerin öncelikle banka hesaplarında yeterli aylık gelire veya gelen herkese yetecek kadar paraya sahip olmaları gerekiyor. Depremzedeler için davetiye gönderen kişi tarafından 90 günlük sağlık sigortası primi de istenmektedir. Davetli, Almanya'da kaldıkları süre boyunca akrabalarının tüm masraflarını üstlenir. Türkiye'den vize başvurusunda bulunanların, deprem bölgesinde yaşadıklarını ve Almanya'da birinci ve ikincil akrabaları olduğunu kanıtlamaları gerekmektedir.
Almanya tarafından, Türkiye için her zaman uygulanan da bu. Suriyeliler nasıl olacak düşünmek bile yorar insani duygularımızı.
Bu deprem, 17 Ağustos 1999’da 17 000 kişinin hayatını kaybettiği Marmara depremine hiç mi, hiç benzemiyor. Ne yaralarının sarılması ne Afad ölçüsü nede yaralı ve ölüm sayısı. Tanrım bir daha göstermesin diyoruz, göstermesin de, bizler de, bir Marmara ve Eğede çanları çalan depremleri nasıl karşılayacağımızın tedbirlerini almayı ihmal etmemeliyiz.
Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.