Başbakan Erdoğan, "Haliç’teki Taksim-Yenikapı köprüsü için İstanbul’un siluetini bozuyor diyorlar. Bunlar herhalde silueti takım elbiseyle karıştırıyorlar" dedi.
Başbakan Erdoğan, Edirne’de partisinin mitingine katıldı. Erdoğan, konuşmasına, "Buradan tüm Edirne’ye, Edirneli tüm kardeşlerime selamlarımı sevgilerimi yolluyorum. Enez, Havsa, İpsala, Keşan sizleri gönülden selamlıyorum. Lalapaşa, Meriç, Süloğlu, Uzunköprü sizleri muhabbetle selamlıyorum" diyerek başladı.
Edirne’nin, Osmanlı cihan devletinin başkenti olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Fatih Sultan Mehmet’in doğduğu Mimar Sinan’ın donattığı, Şükrü Paşanın kahramalık destanı yazdığı eyy güzele Edirne. Sen bu milletin iftiharısın Edirne. Senin türbelerinle gurur duyuyoruz, senin şehitliklerinle iftihar ediyoruz, senin köprülerinle, senin göğe yükselen muhteşem minareli camilerinle, senin Selimyenle iftihar ediyoruz Edirne.
Arda’nın, Meriç’in, Tunca’nın suladığı bereketli topraklarınla, çalışkan yiğit insanlarınla gurur duyuyoruz. Sana İstiklal şairi Mehmet Akif’in o muhteşem ifadeleriyle sesleniyorum: ‘Sen İslamın çelik gibi sağlam surusun Edirne. Sen, şarkın mağrur yüzüsün Edirne. Sen Osmanlı’nın ikinci şahlanışı dünyanın en bereketli şehrisin. Sen doğunun demir kilidisin Edirne. Rabbim Edirne’yi kem gözlerden, nazarlardan sakınsın. Allah hepinizden razı olsun. Birliğimiz, kardeşliğimiz, yol arkadaşlığız daim olsun. 30 Mart seçimleri Türkiye için, milletimiz için demokrasimiz için, en çok da Edirne için inşallah hayırlara vesile olsun" dedi.
18 Mart Şehitler Gününü Çanakkale’de icra ettiklerini belirten Erdoğan, "Çanakkale Deniz Zaferi’nin 99’uncu yıl dönümünü kutladık. Şehitlikleri ziyaret ettik. Orada Fatihalarımızı okuduk Bugün de Edirne’deki şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Edirne savunmasında, Edirne’nin istiklale kavuşmasında, Kurtuluş Savaşı’nda, terörle mücadelede şehit olmuş tüm kardeşlerimize Rabbim’den rahmet niyaz ediyorum. Rabbim inşallah bizlere tarihte yaşadığımız o acı hadiseleri tekrar yaşatmasın. Osmanlı’da yaşanan o fetret dönemini Rabbim tekrar yaşatmasın. Balkan faciası gibi acı hadiseleri, Edirne’nin işgali gibi o hüzünlü hadiseleri Allah bizlere inşallah tekrar yaşatmasın diye dua ediyorum. Dün Çanakkale’de Şehitliklerimizi ziyaret ederken, o korkunç saldırının olduğu mekanları ziyaret ederken, 99 yıl önce orada kahramanca savaşan Mehmetçiklerimizi yad ettim. Bir avuç buğdayla, bir kase buğday çorbasıyla günlerce idare etmek zorunda kaldılar. Düşmanın en modern silahları karşısında yetersiz toplarla, o eski tüfeklerle kahramanlık destanı yazdılar. Ama bizim mehmetçiğimizde düşmanda olmayan bir şey var. ‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.’ Bizim Mehmetçiğimizde iman dolu yüreklerin inşa ettiği, geçilmez, aşılmaz, çiğnenmez vatan sevgisi, bayrak sevgisi, millet sevgisi vardır. Çanakkale’deki, Edirne’deki şehitlerimizden ders alarak, onların hatırasına sahip çıkarak Türkiye Cumhuriyeti’ni daha ileri seviyelere taşımanın mücadelesini verdik.
"ŞEHİTLERİN İSİMLERİ ÇOK MANİDARDI"
Şehitliklerimize baktım, mezar taşlarındaki isimlere baktım çok manidardı. Memleketlerine baktım. İşte şehitlerimizin kardeşliği üzerine 77 milyonun kardeşliğini inşa etmenin mücadelesini verdik. Edirneli kardeşlerimden, Edirneli gençlerden rica ediyorum. Gidin Edirne’deki şehitlikleri gezin. Hemen yanı başınızda Çanakkale’deki şehitlikleri gezin. Oradaki mezar taşlarında yazan isimlerde Türkiye haritasını göreceksiniz. Orada Kars var, Ardahan var, Van var, Edirne var, Tekirdağ var, Hatay var, Kahramanmaraş var, Rize var, orada Samsun var, orada Trabzon var, orada Kayseri var. Ne arasan hepsi var. Orada Üsküp var, orada Batı Trakya var. Onlar da orada. Gümülcine’yi görüyorsun orada. O insanlar yalnız bırakmadılar. Orada bakıyorsunuz Senegal’den gelen Müslüman var. Niye? Türkiye’deki Müslüman kardeşlerin var oluş mücadelesinde onlar da yer aldılar. Filistin’i görüyorsunuz, Mısır’, Suriye’yi, Irak’ı, Bosna Hersek’i görüyorsunuz, Makedonya’dan gelenleri görüyorsunuz, Bulgaristan’dan gelenleri görüyorsunuz. İşte neden biz buralarla yakın ilişki içinde olduğumuzu anlıyor musunuz? Neden biz evladı Fatiha olan şu Balkanlardaki kardeşlerimizi ihmal etmediğimizi anlıyor musunuz?. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde hiçbir dönemde olmayan ilgiyi Ak Parti iktidarında biz gösterdik. Öyle laf ola beri gele yok. Turistik ziyaret değil. Gittik, oradaki yıkılan eserleri ayağa kaldırıyoruz. Biz gittik Bosna Herseks’te Mostar’ı ayağa kaldırdık. Gittik Kosova’ya Murat Hüdavendigar’ı ayağa kaldırdık. Fatih Sultan Camii’ni ayağa kaldırdık, Sinan Paşa’yı ayağa kaldırdık. Hala oradalar da kervansarayları inşa ediyoruz. Tarihi neyse ona göre inşa ediyoruz. Durmak yok yola devam" diye konuştu. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz, şehitliklerimizden bir mana daha çıkardık. 10 binlerce şehidin uğruna can verdiği bu toprakların bağımsız olması, özgür olması, müreffeh olması gerektiği sonucunu çıkardık. İşte onun için 12 yıl boyunca çok çalıştık. Burada sizlere sadece savunmasa sanayiinden bir örnek vereceğim. Ben sizinle bugün tarihi sohbet yapıyorum. Adeta miting değil, sohbet. Niye biliyor musunuz? Kardeşlerim başımızı 2 elimizin arasına alalım, şöyle bir düşünelim. Ama yuh demek işi bitirmiyor. Sandıkların cevabı işi bitiriyor. Onun için bildiklerinizi bilmeyenlere anlatacaksınız. Bunlar geliyor. Kılıçdaroğlu geldi. Plan mı konuştu, proje mi konuştu. Bol bol yalan söyledi, iftira attı, fitne fesat yaptı. Buna sormak lazım, gönül veren CHP’li kardeşlerimize sormak lazım. Ya kardeşim sizin planınız var mı? projeniz var mı? Edirne’ye bu yerel seçimlerde ne kazandıracaksınız. Bunu sormak lazım.
ESERLERİ ANLATTI
Ben size eserle konuşuyorum, planla konuşuyorum, projeyle konuşuyorum. İşte buyurun Altay adı verdiğimiz ana muharebe tankı projesiyle artık kendi tankımızı üretebilen bir ülke haline geldik. ATAK adını verdiğimiz taarruz helikopteri projesi ile birkaç gün içinde belki de artık seri üretimine başlayacağız kendi helikopterini üreten bir ülke konumuna yükseldik. ANKA adı verdiğimiz insansız hava araçlarımızı artık kendimiz üretiyoruz. Özel sektörle yaptığımız çok güçlü bir insansız hava aracının da Keşan’da üssü var. Şu anda 2 savaş gemisini tamamladık, denizlerimize yolladık. Bir tanesi şimdi Afrika yolunda. 2 tane daha inşa ediyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini üretebilen 10 ülkeden biri olduk. İlk milli uçağımız HÜRKÜŞ’u yaptık, bu sene havalandı. Milli savaş uçağımızın kavramsal tasarımlarını ayrıca tamamladık. İnşallah 2013’e kadar kendi savaş uçaklarını da imal eden bir ülke olacağız. KİRPİ adını verdiğimiz Kara Kuvvetlerimizin zırhlı araçlarını biz üretiyoruz. Tanksavar füzeleri, güdümlü roketleri artık kendi teknolojimizle üretir hale geldik. Hisar füzelerinin ilk atış denemesini başarıyla yaptık. İlk milli gözlem uydumuz GÖKTÜRK 2 uzaya gönderildi. GÖKTÜRK 1 uydumuz inşallah seneye uzaya gidiyor. Uydu fırlatma merkezimizin kurulması için etütlere başladık. Askerimizin eline cumhuriyet tarihinde ilk defa milli piyade tüfeğini veriyoruz. Önümüzdeki yıldan başlayarak en son teknolojileri kullanan modern bir piyade tüfeğimizin üretimine geçiyoruz. Ve bunları birliklerimize dağıtıyoruz. 99 yıl önce silahı, bombası mermisi olmayan, süngüsüyle düşmana karşı kahramanca savaşmış ordumuz vardı. Bugün artık hem en modern imkanlara sahip hem de aynı şekilde kahraman bir ordumuz var. 12 yılda Türkiye’yi bu seviyelere biz taşıdık.
Durmayacağız 2023’e kadar çok daha başarılara hep birlikte imza atacağız. Görüyorsunuz ben size proje anlatıyorum. Ben size yaptıklarımızı anlatıyorum. Hayal değil, gerçekleri anlatıyorum. Bu Kılıçdaroğlu ne anlatıyor? Anlatacak bir şeyi var mı? Olsa olsa SSK’nın genel müdürü olduğu zaman orayı nasıl iflas ettirdiğini anlatır. O dönemleri hatırlıyorsunuz değil mi? SSK hastanelerinde çektiğimiz çileleri biliyorsunuz değil mi? Hastanenin eczanesine iniyorduk ilacımızı alabilir muyduk? Eczanede yarı ilaç var arısı yok. Peki şimdi istediğin hastaneye gidebilir musun?, istediğin eczaneden ilacını alabiliyor musun? Ben şimdi sesleniyorum eyy CHP’ye gönül veren kardeşlerim Allah aşkına siz esere mi oy vereceksiniz, size hizmet edene mi oy vereceksiniz? Yoksa gelip meydanlarda ideoloji siyaseti yapan, hakaret siyaseti yapan, gerilim siyaseti üreten, iftira atan, yalan söyleyen, takiye atan kişilere mi oy vereceksiniz? Allah insan için aklı verdi. Düşünmeyi emretti. Onun için akledenler için bizim inancımızda çok hikmetler var.
"AK PARTİ BİRİNCİ ÇIKMAZSA BIRAKIRIM"
Engelli bakımlarından tutunuz onların eğitim yardımlarına varıncaya kadar, işe almaya varıncaya kadar bugüne kadar gelen iktidarlar bunları niye yapmadı. Bunu biz yaptık. Biz yapıyoruz. Biz, bunların koltuğa oturduğu gibi bu koltukta değiliz. Eğer bunlar dürüstse, eğer bunlar samimiyse, bu seçimde bizim partimiz Ak Parti 1’inci parti çıkmazsa ben genel başkanlığı bırakırım. Çünkü siyaset, başa oynamak için yapılır. Millette hizmet için yapılır. O koltukları işgal etmek için yapılmaz. Bakınız Kılıçdaroğlu 4 senedir genel başkan, 3 seçime girdi. 3 seçimde de bizim arkamızdan nal topluyor. Bu seçimde inanıyorum ki sen yine arkadan nal toplayacaksın. Ben bırakmaya hazırım, sen de bırakmaya hazır mısın? Bırakamaz çünkü koltuğun sıcağı onları bırakmaz. İnsanlara koltuklar şeref kazandırmaz, insanlar koltuklara şeref kazandırır. Onun için CHP Genel Başkanı o koltuğa oturduğu günden beri tek bir şey söylüyor. ‘Mazotu 1 buçuk lira yapacağız. İnanıyor musunuz? Geçen seçimler de çok attı biliyorsunuz. İşte belediyelere verdikleri sözleri düşünün. Böyle vaadlerde bulunan partileri Türkiye çok gördü. Mazotun fiyatını indireceğiz diye geldiler, her aileye maaş bağlayacaklardı hikaye. Antalya’da gördük, rezalet. Ama biz her aileye elhamdülillah maaşı bağladık, bunun yanında dul hanım kardeşlerimize 2 ayda bir 500 lira veriyoruz. Yine uçuk vaatler. Şimdi bunlara nerede? Verdikleri eser var mı? Sürekli atıyorlar. Hayatları bunun üzerine inşa edilmiş. Şimdi çıkmış İstanbul’a bir aday bulmuş, klasörün önünde resim çektirmişti. Yolsuzluk klasörü onun önünde resim çektirerek ihraç etmişlerdi o zatı. İhraç ettikleri adamı İstanbul’a belediye başkan adayı yaptılar. Şimdi çıkmış ben belediye başkanı olduğum zaman 3. köprüyü yıkacağım diyor. Bakıyorsun bir tanesi daha var yıkacağım. Bir tanesi çıkıyor diyor ki Haliç’teki Taksim -Yenikapı köprüsü için İstanbul’un siluetini bozuyor diyor. Bunlar herhalde silueti takım elbiseyle karıştırıyorlar. Çünkü bunların böyle bir şeye yapmaya gücü yetmez. Ondan sonra gidiyor Galata köprüsünde balık tutuyor. Bu arada bizden önce balık yoktu. Ama biz geldik Haliç’i temizledik oraya balık geldi. Belediyecilik bizde, bizde. Onların böyle bir derdi yok.
"EY KILIÇDAROĞLU, EY BAHÇELİ, EY PENSİLVANYA..."
Ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli, ey Pensilvanya; şunu bilmeniz lazım biz eser siyaseti yapıyoruz. Biz bu millete efendi olmaya gelmedik, hizmetkar olmaya geldik. Bu CHP 1. Köprü yapıldığı zaman İstanbul’a karşı çıkmıştı. İkinci köprüye de karşı çıktı şimdi biz Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yapıyoruz ona da karşı çıktılar. Bu köprünün 4 gidişi 4 gelişi var. Edirneli bundan çok istifade edecek. Ortasından da tren geçecek. Biz buraya cebimizden bir kuruş koymuyoruz. Burası 2 buçuk milyar dolara mal oluyor. Biz burayı 7 buçuk yıl işlettiyoruz. 7 buçuk yıl sonra köprüyü devlet olrak alıyoruz. Yap-işlet-devret.
MARMARAY ECDADIN RÜYASIYDI
Aynı şekilde Marmaray 153 yıllık ecdadımızın rüyasıydı. Marmaray’ı bitirdik ve hangi yüzle şimdi bunlar Marmaray’dan geçiyorlar. Onda da karşıydılar. Paralel yapıyla beraber çok engellediler. Gösteriler yaptılar. Geçenlerde 2 gün ağır sis oldu İstanbul’da. Günde 300 bin kişi geçti oradan. Şimdi onun güneyinde yine denizin altından 2 katlı bir tüp geçit daha yapıyoruz. Otomobil geçecek oradan. Bitmedi. Şimdi İstanbul’a 3. hava limanını yapıyoruz. 150- 200 milyon yolcu kapasiteli olacak tamamen bittiği zaman. Maliyeti 46 milyar dolar. Devletin cebinden 1 kuruş çıkmıyor. 20 yıl işletecekler ondan sonra devlete teslim edecekler. Vatanı sevmek bu mu yoksa Bahçeli gibi, Kılıçdaroğlu gibi, Pensilvanya gibi bizlere iftira atmak mı? Bunlar iftiralarını atsınlar, bunlar yalanlarını söylesinler ama benim milletim bütün gerçeği biliyor ve artık bunların iftiralarını milletim yutmuyor. En güzel cevabı 30 Mart’ta vermeye hazır mıyız? 12 gün var. Kapı kapı dolaşmamız lazım. Nasıl olsa iyiyiz, çalışmaya gerek yok, bu işi hallederiz demeyeceğiz. Onların ablaları var, bizim ablalarımız burada. Durmak yok yola devam. Abilerimiz de burada" dedi.
(İHA)