Suudi Arabistan yolunda, beraberindeki heyette yer alan gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, gündeme dair çarpıcı açıklamalar yaptı. Son günlerde hız kazanan çözüm sürecinde gelinen noktayı da yorumlayan Erdoğan'ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
Son açıklamalardan sonra çözüm sürecinde hangi aşamadayız?
Yalçın (Akdoğan) Bey ile yapılan toplantı ile Demirtaş'ın söyledikleri birbiriyle çelişiyor, ben örtüşen bir yan göremedim. Açıklamalara baktığımızda, İmralı silahların bırakılmasını istiyor. Fakat partinin başındaki zatın yaklaşımı çok daha farklı, o adeta “hükümetin uygulamasına bakacağız” diyor. Uygulamasına ne bakacaksınız? Hükümet zaten çözüm sürecinin adeta garantörü. Neticeye dönük adımlar var. Temenni ediyoruz ki tutumlar böyle devam etmez, bir yerde bütünleşir. Bu seçimler de kimin nerede durduğunu görme imkanımız açık şekilde olacak.
Hükümet hangi istikamette devam edecek sürece?
Hangi istikamette gidiyorsa öyle devam edecek. Bu makama geldik diye çözüm sürecinin dışında değiliz. Hükümetle, genelkurmayımızla bunları zaten haftalık rutin toplantılarımızda görüşerek sevk ve idare ediyoruz. MGK ve önümüzdeki hafta yapacağımız Bakanlar Kurulu'nun da ağırlıklı konusu bu.
İmralı üstüne düşen görevi yapmış oluyor. 10 madde var, Demirtaş'ın açıklamaları var. Birbirini tutmuyor. Bunların her biri aktördür, görmezden gelemeyiz. İmralı 10 maddeyi söyledi, Kandil 'kabul etmiyoruz' dedi. Bunun üzerinde analizleri geliştirmek lazım. Kim çözümden yana, kim ülkenin huzuruna destek vermek istiyor. Gözden geçirmek gerekir.
Şah Fırat operasyonu sonrasında neler olacak? Mart - Nisan'da bir harekat mı olacak? Türkiye koalisyonda yer alacak mı?
Bizim koalisyon güçleriyle taleplerimiz konusunda henüz istediğimiz noktada değiliz. Biz ne diyorduk?Uçuşa yasak bölge olması lazım. Güvenli bölge olması lazım. Üçüncü olarak da, 'eğit- donat'ta anlaştık. Hatta rejim hedefli olarak anlaştık. Bir taraftan da görüşmeler aynı kararlılıkla devam ediyor.
Paralelle mücadele de var. Gülen'in iadesi konusunda ABD ne yapacak?
ABD'ye ilettiğimiz duruşumuz aynen devam ediyor. Mahkemeler kararlarını verecek. Yargı her geçen gün çok daha farklı belgeler elde ediyor. Hrant Dink meselesinde bile son gelişmeler enteresan. İşin aktörleri ortaya çıkmaya başladı.
Ramazan Akyürek'le ilgili ne düşünüyorsunuz? Paralel Yapı'nın Dink cinayetindeki rolüyle ilgili iddialar var.
Hukukçu değilim ama, kasti olarak işlenen bir cinayet var ortada. İhmalle ilgisi yok. Bu işin bağlantıları ortaya çıktıkça daha da aydınlanacak bu mesele.
Emniyetteki dinlemeler?
Güvenlik teşkilatlarımız üzerine düşeni yapıyor. Onlara müdahale etmek durumunda değiliz. Bazı durumlarda üzülmüyor değiliz. Bazılarıyla senelerce bir arada olduğumuz için ailem için de üzücü şeyler ortaya çıktı. Hatta 'baba değiştirmeyelim, aramızda bir hukuk var' dediler. Kızlarımın insani hassasiyetlerine hak veriyorum. Bunun kesin tespitini yapamadığımıza göre tamamını değişmesi gerekiyor. Fakat sürgüne gönderme gibi cezalandırma değil. Farklı yerlerde görevlendirme şeklinde halletmiş bulunuyoruz.
Suikast iddiaları ne olacak?
Savcılık medyada çıkan haberleri görmezden gelemez, suç duyurusu niteliğindedir. Adımların biz de takipçisiyiz…
“FAİZ DAHA DA İNMELİ”
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'yı çağırıp konuşacağım
“Ben cumhurbaşkanı olarak eleştirimi yaparım. Buna kimsenin müdahale etme yetkisi yok”
Erdoğan, sık sık faizi düşürme çağrısı yaptığı Merkez Bankası'yla ilgili tartışmaya da değindi.
Merkez Bankası'nda Paralel Yapı bağlantısı mı var?
Merkez Bankası'ndaki arkadaşlarımızın paralel yapıyla ilişkili olduklarına ihtimal vermiyorum. Alt takımlarda bu tip insanlar var mıdır, yok mudur? Bunların incelemesini yaptık, yapıyoruz. Fakat karar alma mekanizmasındaki arkadaşlar için böyle bir şey söylemem. Böyle bir şey buraların bağımsızlık noktasındaki ilkeleriyle de çelişir.
Ben cumhurbaşkanı olarak eleştirimi yapabilirim, yaparım. Buna kimsenin de müdahale etme yetkisi yok. Ortada bir gerçek var, faizler düşmezse yatırıma şiddetle ihtiyacı olan Türkiye yatırım yapamaz. Nitekim bakın şu anda özel sektörün yatırım noktasında ciddi bir zaafı var. Hızlanmamız gerekiyor. İşsizlik sorununu çözmek için buna ihtiyacımız var.
Ama Merkez Bankası 'benim görevim sadece enflasyon ve fiyat istikrarı' derse, kendi görevini anlayamamış demektir. Merkez istikrar, büyüme ve kur hareketlerini takip etmek durumundadır. Ama sen ne yapıyorsun, Cumhurbaşkanı'na ve aleyhte konuşanlara laf yetiştiriyorsun.
Yarın kur yine sıçradı diyecekler, tamam da tedbiri al. Bu konuda Merkez hassas ve tedbirli olmak zorundadır. Bu işi Batıcı güçlerin verdiği kararlara göre sürdüremez, faiz lobisinin talimatlarıyla hareket edemez.
Merkez Bankası Başkanı Başçı ile görüşme olacak mı?
Bu arkadaşı çağırıp konuşmadığımı kim söylüyor? Bugünlerde yine bir talebi var, konuşacağız tabii. Ama onun bağlı olduğu sayın bakanla bunu konuştuk. Ama bakıyorum ki aynı durumdalar. Bu milletle, girişimciyle, yatırımcıyla dalga geçmenin anlamı yok.
Onu oraya getiren, onayını veren benim. Büyük umutlarla oraya getirdik. Ama bu benim kendi görüşlerimi söylemeyeceğim anlamına gelmez.
Merkez Bankası ile ilgili mevzuat değişebilir mi?
O artık hükümetle ilgili bir konu. Hükümet bir adım atarsa ki biz de bazı şeyler söyleriz. Ben de birikimimle müşterek bir çalışma içinde olmak isterim.