Meslek Kuruluşlarının asli görevleri meslektaşlarının menfaatlerini korumak olmalıyken ne yazık ki sadece sicil amirliği kapasite raporları ve sicil belgeleri tanzim edip para karşılığında üyelerinden kazanç elde etmek gibi çok garip görevlerle ve yetkilerle donanmışlar. Her meslek kuruluşunun temsil edildiği Ticaret odaları ve esnaf kuruluşlarının oda yönetici ve başkanları da nedense koltuklarını korumak adına her türlüyapılanmayı kendi menfaatleri doğrultusunda oluşturmak adına her türlü yolu mübah saymaları ilginç...İlginç olduğu kadar da manidardır. Üyelerinden aidat toplar ve bu aidatları ödemeyen üyelerin icra yoluyla kapılarına dayanılır ve bu para cebren tahsil edilir. Çünkü zorunlu aidat var. Gönüllülük esasına dayanan bir yapı yoktur.
Bu yapı sosyalist ülkelerde mevcuttur. Yani kominist ülkelerde görülen bir yöntemdir. Ama bizde hala uygulanır. Oda başkanlarını esnaf, sanayici, müteşebbis girişimci hiç tanınmaz belki de hayatında hiç göremez başkanların da öyle bir derdi yok. Şehrinde olan bitenden bihaberdirler.
Çünkü onlar oturdukları yerde koltukları soğumasın diye pek kalkmazlar. Çünkü kayıtlı üyeler isteselerde istemeselerde aidatları ödemek zorundalar.
Siz ömrünüzde hiç oda başkanlarının esnafı dolaştığını onların sorunları ile uğraştığını gördünüz mü? Ben hiç görmedim..Sadece seçim dönemlerinde telefonla birilerini aratırlar ve makamlarını idame ettirmek için güven tazelemek adına biraz zahmet ederler. Görevlerinin başında yurt dışı seyahetler vardır.
Bu seyahatler ahbap-çavuş ilişkileriyle olur. Dar bir grup vardır ve o grup gezer, gezdirilir. Niçin?
Laf ola beri gele bundan üyelerin haberi yoktur. Paralar harcanır ve üyelere bilgi dahi verilmez seyehat biter herkes makamına döner. Peki o seyehatlar ne için ve kim için yapılır? Bunu kimse bilemez, çünkü üyelerle iletişim yoktur. Başka neler yapar diye sorarsanız size vereceğim o kadar çok cevaplar vardır ki...Örneğin mal varlıklarını arttırırlar. Menkulleri gayrimenkulleri vardır. Kira alırlar, para toplarlar ve bu mal varlıklarını üyelerinden topladıkları paralardan oluştururlar. Ama üyelerine hiç bir fayda sağlamazlar. Siyasiler onları ziyaret eder. Zannederler ki oda üyelerinin oyları başkanların cebindedir. Oysa hiç bir üye başkanının gösterdiği partiye oy vermez.
Yapılması gereken odaların kapatılıp statü değişikliğine gitmek için yasal düzenlemelerle bir Ticaret Odası yerine birkaç oda tahsisi yönünde gitmekten geçer. Rekabet eden, üyesine hizmet vermek zorunda kalan ve hizmeti en çok kusursuz veren odaya üyelerin kaybedilip aidatlarını da gönüllü aidat sistemi ile ödemelerini esas kılmaktır. 25 yıl çalışan emekli olabiliyor ama 40 yıl oda başkanlığı yapanlar bir türlü o makamları bırakmıyor sebebi sizce hizmet aşkı mı? Makam aşkı mı?
yazınız çok ama çok güzel. Yıllardır etrafımdaki insanlara anlatmak isteyip de anlatamadığım mükemmel bir yazı. 25 yıldır manisadayım geldiğimde başkanlar aynı isimler şimdide aynı isimler. Yazık çok yazık.