Sevgili okurlarım;
Bahtiyar Ersay; Askeri eğitiminin den, askeri akademiye kaydoluyor ve. Askeri topçu okulundan mezun oluyor. Teğmenliğe terfi ederek askerlik yaşamına başlıyor. Harp okulundan yüzbaşı rütbesiyle mezun oluyor. Yurtdışı Askeri Ateşe görevini Tunus'ta sürdürdüğü yıllarda, Libya’da Muhammed KADDAFİ’nin ölümü sonrası Libya ve Tunus'ta yaşanan şiddet olayları sırasında binlerce Türk vatandaşının ülkeden güvenli bir şekilde tahliye edilmesini sağlayan başarılı bir operasyona imza atmıştı.
Başarılara imza atan Kurmay Albay Bahtiyar Ersay; FETO terör örgütü kumpası kapsamında 2011 yılında tutuklanarak, Balyoz Davası kapsamında yargılandı. 16 yıla mahkum edildi. Tutuklu bulunduğu süre içerisinde ifadesinde “Balyoz davasında isnat edilen suçlarla, faaliyetlerle ilgi alakam olmadı ve olamazda suçsuzum” diye ifade verdiği Avukatı Erhan Tokatlı tarafından kamuoyuna açıklanıyordu. Kendisinin, suç isnat edilen tarihte harp akademisinde öğrenci kurmay subay olduğu bilinmekteydi. Avukatı her konuştuğunda, Bahtiyar Ersay komando subayı ve Özel Kuvvetler de görev yaptı. Kendisi ruhen de fiilen de savaşçıdır. Yargılanırken de savaştı. Her şart altında her zaman savaşır. Asla teslim olmaz” diyordu. Bu azim bu istek karşılığında yaklaşık 3 yıllık ceza evi yaşamı sonrası, haklı mücadelesini kazanımı sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne geri dönüş yaptı. Bahtiyar Ersay FETO Terör örgütünün başarısız 15 Haziran 2015'teki darbe girişiminden sonra yapılan, TSK yaş toplantısı Tuğgeneral rütbesine yükseltildi. FETÖ'nün Balyoz kumpasıyla 31 ay cezaevinde yatan Bahtiyar Ersay son (YAŞ) kararıyla generalliğe terfi ettirilerek Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı görevine atanmıştı.
Bahtiyar Ersay paşanın bu mücadele azmi nerden geliyor diye düşünürsek, tarihin yaddaşına (Arşiv’ine) bakmamız yeter; Harezm ve Horasan yöresinden gelen Türkmenlerden olduğu bilinmektedir.
Celâleddin Harezmşah; Cengiz Han’ın Moğol ordularına karşı savaşta yenilgiye uğrayarak geri çekilmişti. kuzey Azerbaycan ve Güney Azerbaycan’dan yeniden güç toplayarak savaşmak için, topladığı kuvvetlerle; Doğu Anadolu’ya doğru harekete geçerek. Bugünkü (Muş) Ahlat’tan Dersim Coğrafyası’na kadar bölgeyi elde eder. Bunun üzerine Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubat 10 Ağustos 1230’da Erzincan (Dersim) bölgesi Çimen’de üç gün süren savaşta 100 Bin kişilik ordusuyla, 40 bin kişilik Celaleddin Harzemşah’ın ordusunu yener. Bozguna uğrayan Celaleddin Harezmşah askeri birliklerinin bir kısmıyla, Azerbaycan’a doğru tekrar çekilir. Ağdam ilçesi, Ağdam kentinde köy olan, eski adı Dergahlı Sarıcalı, Ağdam ilçesi Çemenli’de köy olan. Ağcabedi. Cebrayıl ilçesi Şükürbeyli köyü ve Terter ilçesi Sehlabad’a, eski adı Yetim Sarıcalısu’ya yerleşirler ve halen bu bölgelerde harzemlerin (Sarıcalıların yaşadığı) Sarıcaların Karabağ Hanlığı’nın siyasi tarihinde de, önemli rol oynadıkları araştırmacılar tarafından belirtilmektedir. Azerbaycana yerleşmeleri harici, Harzemşah’ın kalan kısım, komutanları ve beyleri ile askerleri de Selçuklulara sığınırlar.
Celaleddin Harzem şah tekrar toparlanarak bu kez de, Moğollara karşı savaşır. Moğol saldırılarına dayanamayınca, Diyarbakır’a doğru çekilir ve Dersim bölgesinde Munzur Dağına gelir.
Dersim bölgesi Çimen savaşı sonrası çekilerek geldiği bu bölgede oğlu Mehmed (Muhammed)’i Dersim Beyi Şeyh Hasan’a emanet eder. Kendisi Çadırını Mercan Dağlarının Akbaba doruğuna kurar. Yörede Dübeli Zaza eşkıyaları, ani bir gece baskını ile çadırında Celaleddin Harzam şahı öldürürler. Ovacık Dağları’nın yüce bir noktasına defnederek türbe yaparlar ve türbesi, “Sultan Baba” diye anılmaktadır.
Celaleddin Harzem şahın ölümünden sonra Dersim Beyi Şeyh Hasan kendisine emanet edilen harzem şahın oğlu Mehmed’i dört yıl sonra kızı ile evlendirerek Nazmiye İlçesi’ne yakın bir yere yerleştirir. Celaleddin Harezem şah’ın oğlu Mehmed (Muhammed) evliliğinden bir müddet sonra yöresinde göstermiş olduğu kerametlerinden dolayı “Kal Meme-Sır” lakabıyla anılmaya başlar ve yöre halkı tarafından saygı görür. Kayınpederi Şeyh Hasan’ın icazetiyle Nazmiye’nin (Kalmem mezrası) Tunceli’nin Pülümür ilçesine bağlı Kırmızı Köprü beldesinin Göl mezrasında bulunan dergâhını kurar. 1240 yılın da. Safevi (Alevî Türkmen Kızılbaşlık Dedelik) tasavvufu ile eğitim verir.
Bu anlatımlarla yola çıkıldığında “Saruhan Beyi” de bu soy akımında yer almaktadır. Bahtiyar Ersay Paşanın soyunun yöre halkı tarafından Oğuz Boyunun kollarından olan Harzem Şaha dayandığı anlatılmaktadır.
O Bir Paşadır, O Paşa “ Ana Yurdundan, Ata Yurduna hizmet etmektedir;
Azerbaycan’dan Şair, Yazar, Gazeteci Bakü Atatürk Merkezinin eski Müdürü Sevgili dostum Ekber Qoşalı gönderdiği Musavat Gazetesindeki Haberini okuyunca duyarsız kalamadım;
Azerbaycan'daki Türk Silahlı Kuvvetleri Özel Komuta Grubu Komutanı General - Polkovnik Bahdiyar Ersay, Azerbaycan Savunma Bakanı General Polkovnik Zakir Hasanov'un yardımcılığına atandığını bildiriyor. “Musavat.com” yazısında, övgüyle söz ettiği “General Bahtiyar Ersay’ı Efsanevi Komutan diyerek, Türkiye’deki başarıları gibi artık Azerbaycan’da başarılara imza atacaktır” diyor.
Mustafa Kemal Atatürk; “Azerbaycan’ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir” derken,
Haydar Aliyev; “Bir Millet İki Devlet” Bahtiyar Vahapzade; “Bir milletiz iki devlet / Aynı arzu aynı niyet / Her ikisi Cumhuriyet/ Azerbaycan – Türkiye.” Derken, Azerbaycanın 44 günlük Topraklarını işgalden kurtarma savaşında Türkiye’nin rolü ve katkısı düşünüldüğünde kaçınılmaz duygular doğuyor.
Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.