“Ah gençlik! İnsan onu bir defa bulur ve sonra hep hatırlar!” diyor Fransız yazar Andre Gide. 2300 yıl önce Aristo ise; “tutkulu, huysuz ve öfkelidirler isteklerinin önüne dikilen en küçük engele bile katlanamazlar. Onura, başarıya, paradan çok değer verirler. Çünkü paraya gereksinimleri olmaz. Eli açık ve iyilikseverdirler. Çünkü kötülükleri tanımamışlardır. Çabuk güvenir, çabuk bağlanırlar. Çünkü aldatılmamışlardır. Yüksek amaç ve hayalleri vardır; çünkü daha yaşamın sillesini yememişlerdir” demiş.
Hayatın en önemli çağı gençlik dönemi...
Rüzgâr gibi geçen koca bir ömrün ve sonra da ah ile hatırlanan çok kısa bir dönemidir gençlik.
Gençlik, çocukluk dönemi sonrası hayata bambaşka bir gözle bakıldığı, kanının deli gibi aktığı, gayeler ve hedeflerle dopdolu, yiğitlik, cömertlik, fedakârlık ve diriliğinin dorukta olduğu en kıymetli, en önemli ve de en güzel çağdır.
Gençler, çok değerlisiniz, sizler el üstünde tutulmalısınız!
Sizler geleceğin anahtarlarısınız,
Sizler, bu günlerin sigortası, geleceğimizin teminatısınız!
Merhum Necmettin Erbakan her fırsatta söylerdi: “Bir ülkenin zenginliği ne tankıdır, ne de parasıdır, iyi yetişmiş inanmış evlatlarıdır”.
Dünyamız hızla değişip dönüşürken, ülkemiz de hızla büyüyüp, kalkınıyor. Sizleri geleceğe çok daha iyi hazırlamak, sizlere en iyi, en gelişmiş imkanları sunmak yetkililerin en temel görevi olmalıdır. Çünkü yeni yüzyılın güçlü ve saygın Türkiye'sinin “siz gençlerin omuzlarında yükselecektir”.
İnsan yaratılmışların en üstünüdür. İnsan olmanın getirdiği en temel sorumluluklardan biri ise sürekli öğrenen ve öğretendir. Gençler, öğrenmeyi zor kılan kendisi değil onu sürekli kılabilme mücadelesidir. Sürekli olmayan hiçbir şey arkasından kalıcı izler bırakamaz.
Necip Fazıl’ın dediği gibi: “Devler gibi eserler bırakmak istiyorsanız karıncalar gibi çalışmalısınız” gençler. Karıncayı karınca yapan özellik nedir? Bıkmadan usanmadan, cüssesine bakmadan kendinden onlarca kat ağırlığındaki yükün altına girebilmesidir. Çok güçlü bir mücadele azmine ve özgüvene sahip olduğu bizlere gösterirken, aynı zamanda ben bu yükü taşıyamam, bu yük çok büyük gibi önyargılara kapılmadan görevini yapma arzusu değil mi?
Ve en de diyorum ki: Her genç bir karınca olduğu kadar aynı zamanda bir Moso ağacıdır. “Karıncayı anladık ta Moso da ağacı nedir” diyebilirsiniz.
İşte Moso ağacı:
Moso Ağacı bir bambu ağacı türüdür; Uzakdoğu’da bataklıklarda çok ama çok zor şartlarda yetişir.
Moso ağacı 50-60 cm lik bir fidan olarak dikildikten sonra 5 yıl boyunca hiçbir büyüme ve gelişme göstermez. Ancak bu süre içinde hiç unutmadığı bir şey vardır ki oda: 5 yıl sonra, her gün 35- 40 cm büyümek, yaklaşık iki ay içinde de 30 metrelik boya ulaşmaktır. Moso ağacı bu düşünce ile her gün, bataklığın derinliklerinde, hayatta kalmasını sağlayacak besinlere ulaşmak için yüz metrelerce kök salmayı sürdürür. Bu kökler hayatta kalmasını sağlayacak, aynı zamanda da 5 yıl sonunda uzun bir ağaç olduğunda şiddetli fırtınalı günlerde bunlara karşı göğüs gerip her şeye rağmen dimdik ayakta kalabilecektir.
Moso ağacını bu seviyeye getiren en önemli özellikleri ise, hedefine olan bağlılığı ve inancıyla birlikte gereken bedeli zamanında ödemesi; bıkmadan, usanmadan azimle ve sabırlı yoluna devam etmesidir gençler…
Sizlerde bir Moso ağacı gibi, bir gün birden bire ve hızlı bir şekilde değişebilirsiniz. Hayatta ne yapıyor olursanız olun, o işe başladıktan bazen birkaç hafta, birkaç ay, belki de birkaç yıl sonra “hiçbir şey olmuyor, bir şey değişmiyor” diye düşünmeden ısrarla ve sabırla attığınız ve atacak olduğunuz her kök sayesinde içten içe büyüdüğünüzü düşünün. Unutmayın ki “testinin dışına sızan testinin içindekidir”.
Kendinizi tanıma ve hedefleriniz, idealleriniz için çıkacak olduğunuz bu başarı yolculuğunda unutmayın ki; zaman zaman sarsıntılar, hatta türbülanslar olabilir, önemli olan bu anda verdiğiniz karardır. Tamam mı? Yoksa her şeye rağmen devam mı? Devam, devam, devam…
Vakit Nakittir
Sevgili gençler zaman çok önemlidir. Genellikle zamanının kıymetinin bilinmesinin önemi anlatılırken “Vakit nakittir” denilir.
Evet “Vakit nakittir, ama yüz kilo altınla bir dakika satın alamazsınız. Vakit kâinattaki tüm nakdi ve ayni değerleri aşan bir kıymettir.
“Vakit, hayattır” diyen şehid Hasan el-Bennâ (r.a.) bu hususta en güzel, en özlü tanımı yapmıştır. Şu ikaz da bu gerçeğin bir başka şekilde vurgulanmasıdır: “Hayatınızı seviyorsanız, zamanınızı boşa geçirmeyiniz. Çünkü zaman hayatın ta kendisidir” diyor Benjamin Franklin.
Sezai Karakoç ise: “Zamanın fethi, uzayın fethinden önemli ve aslında o fethin de sebebi... Ancak, zamanı kullanmasını bilenlerdir ki, medeniyetler kurmuşlar ve arkalarında onları unutturmayacak eserler bırakmışlardır. Zamanın nabzını elinden kaçıranlar ya da zamanı bir sel, bir çığ haline getirip sürüklenenler ise, zamanla olan yarışı yitirmişler ve zamanın gözünde arkeolojik malzeme olmuşlardır” diyor.
“O halde işini bitirince hemen kalk” (İnşirâh). Yani, “Önemli işlerden birini tamamlayınca ardından başka bir işe yönel ki böylece bütün vakitlerini önemli işlerle değerlendirmiş olasın.”( Prof. Dr. Hayreddin Karaman )
Zamanı çok iyi değerlendir: “Zaman, sessiz bir testere misali ömrü tüketmektedir. Akrep ve yelkovan arasında kalan her an, farkına varmasak da, geçmişe dönüşmektedir. Her bir kalp atışıyla geçen vakti durdurmak mümkün olmadığından zamanı düzenlemek elimizdeki tek çare… “ (A.E. Gudde, “Zamanın Kıymeti).
Hayatı Ertelemeyin, çünkü “hayatın rövanşı yoktur” gençler.
Hayatta “ertelediklerimiz başkasına sunduğumuz fırsatlardır ve “bugününü erteleyen yarınını göremez…” diye hep söylenir unutmayın.
Kalıcı hedef sahibi ol!
Oku, araştır…
Her şartta elden geleni yap…
Hiçbir şekilde ümitsizliğe kapılma… Tevekkül et… Allah’a teslim et…
Allah’a ve indirdiklerine şuur planında inanmak insanı güçlü kılar. Gerçekten inanan insan olaylar karşısında yılmaz, yıkılmaz. Çalışır, çabalar, ama buna rağmen üstesinden gelemediği problemler karşısında “Tevekkeltü al’Allah” tevekkülü içinde Yaratanına sığınıp dünyayı sırtında taşımaktan kurtulur.
“Mevlâ görelim neyler,
Neylerse gazel eyler” de yürü…
Bu, hem “kul” olmanın gereğidir, hem de moral verir: Başarıdan şımarmamak, başarısızlık karşısında yıkılmamak için de inanç lâzımdır.
Hatırla:
Osman Gazi hedefine kilitlendi ve devlet oldu...
Fatih Sultan Mehmet hedefine kilitlendi Bizans’ı İstanbul yaptı.
Yavuz Sultan’ın hedefi İslam birliği sağlamaktı. Halifeliği aldı, birliği kurdu.
…
Ya sizin hedefiniz nedir?..
Nerededir?.. Ve ona nasıl ulaşacaksınız?..
Gençler: Hem hedefiniz hem de sizi hedefe ulaştıracak vasıtalar meşru olmalıdır… Aksi takdirde kendi kendinizi harcar; ömür zamanınızı boşa tüketirsiniz.
Gençler; belki de birkaç yıl sonra bazılarınız memleketin yönetiminde söz sahibi olacaksınız...
Sizler, bazı büyüklerinizin dediği gibi, “asla bu yüzden önemli değilsiniz...”
Moso ağacı olamazsanız da önemlisiniz!
Yönetici olmasanız da önemlisiniz!
İyi bir üniversiteyi kazanamasanız, bitiremeseniz de önemlisiniz!
Sınıfınızı geçemeseniz de önemlisiniz, hatta başarılı olamasanız da önemlisiniz... !
Biz sizleri çok seviyoruz… Çünkü sizler bizim “göz aydınlığı” çocuklarımızsınız!
Selam ve Dua İle…