Demokrasinin anayasada belirtilen “her birey yasalar önünde eşittir” ilkesi diğer haklarla kıyaslanamayacak kadar önemlidir. Ancak bizde bu sadece oy verme özelinde uygulanmaktadır. Seçilme hakkı, profesyonel siyasetçilerde inanılmaz ve avantajlı bir seçilme hak ve özgürlüğü mevcuttur. Vatandaşın karşılaştığı bu zorluk ve çifte standart eşitliğine aykırı olmakla beraber adeletsizdir ve yıllardan beri çözüm bekleyen toplumsal bir sorundur. Bugünkü yani 12 Eylül Anayasası bile istenirse seçilme hak ve özgürlüğünde seçme hakkında olduğu gibi eşit ve makul derecede sağlanabileceği gözlenmektedir. Bu çifte standart adalete ve eşitliğe tamamen aykırıdır. Dolayısıyla aktif siyasetin içinde bulunmak isteyen sade vatandaşlara bu hakkı vermezseniz burada hem Anayasaya hem de demokrasinin değerlerine zarar verirsiniz. Bu da kendini gösterir ve bedel ödersiniz. Bir insanın seçilme hak ve özgürlüğü demokrasinin en yalın göstergesidir.
Seçilme hakkının bahşedilmiş bir hak olduğunu ve sıradan vatandaşa da seçme hakkını bir lütufmuş gibi verildiğini görmekteyiz. Seçme hakkının sıradan vatandaşta seçilmenin ve siyasetin sadece kendileri tarafından icra edilebileceğini bu konuda en becerikli kendilerinin olacağı ve becerebildikleri bir meslek haline dönüştürdükleri siyaset kurumunda layık görmedikleri diğer insanları kendi yarattıkları siyasal sistemin dışında tutmayı büyük bir başarı ile sağlamışlardır.
Sık sık çağın gerisinde kalan Anayasa ile ilgili taleplerimizi kaleme aldıktan sonra birçok siyasetçi yani seçilme hakkı olan siyasetçilerden bahsediyorum bakış açıları bize karşı değişmekte, fikir alışverişinde dahi bulunmaktan kaçmaktadırlar. Çağın gerisinde ve ihtiyaçlara cevap veremeyen mevcut siyasi partiler yasasından bahsetmek bile istememektedirler. Kendilerine uygun bir zeminde hazırladıkları ve dizayn ettikleri mekanizmalar sayesinde yerlerini korumuşlardır. Bu konuda siyasi parti ayrımı yapmak yanlı davranmak anlamını taşır. O nedenle tüm siyasi partiler bu konuda anlaşmışçasına hareket etmeleri bana göre demokrasi bilincinin gelişmemesi anlamını taşımaz bilakis bilip yapmamak anlamını taşır. Bu nedenle sade vatandaş aktif siyasetten uzaklaşmaktadır. Bu vesile ile siyaseti bir rant aracı olarak görmeyen, ülke sorunlarına duyarlı, geleceği dizayn etmekten başka bir düşüncesi olmayan sağlıklı unsurlar, kişilik haklarına büyük zararlar gelmesin diye siyasetten uzak durmaktadır. Dalkavuk olmak istemeyen vatandaşlar da siyasetin tamamen uzağında kalmayı yeğlemişlerdir. Bu nedenle seçim dönemlerinde insanlar ha Ali Veli ha Veli Ali arasında gidip gelmektedir ve kötünün iyisini seçebilmenin kriterlerini yapmakta zorlanmaktadır. Seçmeye zorunlu bırakılan seçmenlerin istisnasız kullandıkları hak tek oyla sınırlanmıştır. Eleştiri ve hesap sorma hakları maalesef yoktur. Buna karşın üstün siyasetçiler kendilerine göre dizayn ettikleri siyaset meydanında sınırsız haklara sahiptirler. Ve bunu gören milyonlarca seçmen buna itiraz bile edememektedir.
Televizyon programlarında ve reklamlarında artık siyasi parti liderleri rol almakta ve de seçme seçilme hak ve özgürlüklerinden, eşitlikten ve bunların öneminden bahsetmektedirler. Oy kullanmayı vatandaşlık görevinin gereğinden dem vururlar. Vatandaşın oy kullanması için demokrasi, insan hakları, devletin bağımsızlığı, özgürlük, eşitlik, kuvvetler ayrılığı gibi bütün evrensel değerleri göz önüne sererler.
Siyasi partilerde delegelik dahi genel merkezce belirlendiği bir yöntem uygulanmaktadır. Hatta genel başkanlarca desek daha doğru olur. Özgür iradeyle ipotek konulmakta olduğunu ibretle izliyoruz. Birikimli donanımlı insanların usulca ve adeta saman altından su yürütürcesine diskalifiye edilmelerini de izlemekteyiz.
Demokrasinin önünü kesen en önemli unsurun bu olduğunu hep vurgulayacağım. Sadece demokrasinin önünü değil aynı zamandan ülkenin gelişmesini de engelleyen bu sistem partileri ne garip bir tutum ve davranıştır ki seçme seçilme hakları konusunda da tutumları aynıdır. Bana göre bu yerel seçimler sonrası sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri üzerinde durmaları gereken en önemli konu bu olmalıdır. Zaman, yeri doldurulamaz en kıymetli hazinedir.
Sevgili İSMAİL AYDIN ağabeyciğim. Öncelikle soyadının aydınlığını yaşam AYDIN lığınla bütünleştire bilme ayrıcalığında özelliğinden güzelliğinden dolayı kardeşin olarak bir kişilik kimlik olarak ŞAHSIN dan onur ve gurur duyuyorum. İfade etmiş olduğun duygu ve düşüncelerinin altına üstüne imzamı atarım. ÜLKEM de VATAN ımda Mevcut bulunan tüm SİYASİ partiler ve SEÇİM sistemleri Avrupa’yı Asya’yı Dünyayı araştırarak geliştirerek Dünyaya doğrulukta ve güzellikte REHBER olabilecek bizi BİZİM seçe bileceğimiz seçim süreçlerini yaşamak ve yaşatmak ayrıcalık ve erdemliliktir. Söylemle değil icraatla yaşamımıza KALİTE kavramında katkı sunan sunabilenlere sonsuz teşekkürler. SİZ varsanız BİZ varız…. SELAMLAR – SAYGILAR…….