Sevgili Okuyucularım;
Bilindiği üzere Amerika’nın 1492’de keşfinden sonra İspanyollar, Meksika ve Güney Amerika’da, Portekizliler Brezilya’da, Fransızlar Kanada’da, İngilizler de bugünkü ABD’nin Atlas Okyanusu kıyılarına yerleşerek sömürgeler meydana getirdiler. Bu tarihsel keşfin akımı, İngilizler de XVI. XVII yüzyılın ortalarında, Kuzey Amerika’da (13) on üç İngiliz koloni sömürgesi kurdular. 4 Temmuz 1776 Filedelfiya’da toplanan koloniler İngiltere’ye savaş ilan ettiler. Toplanan ordunun komutanlığına George Washington getirildi. II. Filedelfiya Kongresi’nde Amerikan kolonileri bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1787 yılında Amerikalılar bir anayasa hazırladılar. Bu anayasaya göre Amerika Devleti federal bir cumhuriyet oluyordu. Buna göre her devlet iç işlerinde serbest kalıyor, buna karşılık hepsinin dış siyaseti, savunmaları ve ekonomileri ortak olarak yürütülüyordu. İlk Cumhurbaşkanı olarak George Washington seçildi. Daha sonra KUZEY – GÜNEY iç savaşı derken ABD Devleti oluşu verdi. 1776 ve bugün 2019 ABD devlet olmuştur.
İRAN; M.Ö. 625 yılına kadar uzanan Pers ve Med İmparatorluklarının günümüzdeki varisleri olma özelliğini taşımaktadır. M.S. 630 yılına değin genel olarak Zerdüştlük idi. Hz.Muhammed tarafından 630 yılından başlayan İran'ın İslâm'a davetleri 652 yılında Sasani İmparatorluğu (dönemin İran Devleti'nin ismi) El-Kadesiye Savaşı'nda İslâm Devleti tarafından fethedilerek İran bir İslam Devleti olarak kabul edilmiş oldu.
1957 Yılında İran Şahı Rıza Pehlevi ABD destekli nükleer faaliyetlere başlamıştır. İran bu gün nükleer alanda bende varım diye biliyor. 1979 İran İslam Devrimi ile beraber dış politikasını, Batı karşıtı ittifaklar geliştirme stratejisine oturttu. Nükleer enerji üretimi konusundaki ısrarı nedeniyle ABD ve Avrupa'nın ağır ekonomik yaptırımlara maruz kalan İran, 2013 yılında Hasan Ruhani'nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle beraber ılımlı politikalar izlemeye başladı. 75 milyonluk nüfusa sahip bir İRAN’ın kökü M.Ö. 625 – şimdi de 2019 yılına dayanıyor.
ABD Başkanı Donalt TRUMP aylarca süren İsrail’e Golan Tepelerini toprak olarak tanıdıktan sonra düşündü, düşündü sonucunda, İran'ın İslam Devrim Muhafızları Birliği'ni bir terör örgütü olarak tanıdı, Washington böylece ilk kez resmi olarak başka bir ülkenin ordusunu terör örgütü olarak nitelendirmiş oldu. Bak hele Terör örgütü olan İran’da Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) da diye güçlü teşkilatı var, Terörist İran’ın Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı kara, hava, deniz ve füze kuvvetleri bulunan büyük bir ordusu da var. ABD’nin oturan sarı boğası savaş boyalarını sürerek baltasını eline alarak, tam, tamlarını çalarak, İran'ın İslam Devrim Muhafızları Birliği'ni bir terör örgütü olarak ilan ediyor. İran Parlamentosu ve halkı ABD’yi IŞİD ve DAEŞ’ı kurmakla ve YPG/PKK gibi terör örgütlerine yardım ve iş birliği etmekle suçluyorlar.
Rıza Şah Pehleviyi ABD’de Amerika ve İngiltere geçmişte yönetmeye başlar. Aslında şah ülkesini seven ve modern çağa taşımaya çalışan bir liderdir ama iktidarını korumak için Amerika ve İngiltere ile ilişkileri iyi tutmaya mecbur edilmiş. Şah’ın aldığı bazı İngiltere ve Amerika lehine kararlar İran’ın çıkarlarını gözetmeyince Şah’ın halk arasında popülerliği zayıflamaya başlar. İktidarını korumasını İngilizlere borçlu olan M. Rıza Pehlevi, Anglo – Iranian Oil Company, yani (BP) adı altında İran petrollerini İngiltere’ye para olarak akıtınca, İran Halkı ve İran parlamentosundan İran petrolününün ulusallaştırılması için büyük baskı başlar. 1964’te Amerikan askerlerine İran topraklarında dokunulmazlık verince, Halk ayaklanmaları başlar. 16 Ocak 1979’da Rıza Pehlevi iranı terk eder ve İslam Devrimi sürgündeki liderinin İeana dönüşü ile Ayetullah Humeyni liderliğinde gerçekleştirilir.
İran yönetimi ve Halkı artık, ABD’yi Büyük Şeytan olarak görür. O gün bu gün Kırk yıldır ABD-İran ilişkilerinde düşmanlık yaşanıyor ABD, İran ile ilişkilerinin normalleşmesinin küresel güvenliği geliştireceğine inanmıyor. D.Trumpa göre İran'ın genişlemeci ve tehlikeli tasarımlarının mutlaka engellenmesini gerekiyor. (İsrail’in güvenliği içinde)
ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesiyle birlikte iki ülke arasında yüksek gerilim oluştu. Washington, iki aşamalı yaptırım kararının 1. bölümünü 6 Ağustos 2018'de uygulamaya koydu. 5 Ekim 2018'de ise İran'ı "terörün en önemli devlet Sponsoru" olarak niteleyen Terörle Mücadele Strateji Belgesi'ni yayınladı. Bu belge ile terör tehdidini ortadan kaldırmak üzere İran ve radikal İslamcı militanlarla savaşmayı vaat etti. 5 Kasım 2018'de yaptırım kararları baskı kampanyasıyla İran'ın ABD doları ile ticaret yapmasının önüne geçilmesi amaçlandı. ABD, yaptırım kararına uymayan ve İran ile ticaretini sürdüren diğer ülkeleri kapsayacak şekilde yaptırım kartını devreye sokacağını ilan etti. D.Trump yönetiminin bu kararı karşısında, İranlı yetkililer, petrol ihraç edememeleri halinde diğer ülkelerin petrol İhracaatlarını, Basra Körfezi'nde keserek engelleyeceklerini açıkladılar. Trump ise İran'a koyduğu petrol ambargosuna karşı "tehdit edildiğinde" Suudi ve Körfez ülkelerinin petrol ihracaatlarını Hürmüz ve Mendeb boğazlarından yapabilmelerini sağlamak için, gerektiğinde karşılık olarak fiili müdahale edeceklerini duyurdu. Suudi ve Körfez ülkelerinin korunmaları konusunda askeri ve siyasi işbirliklerini geliştirdi.
ABD, İran'ın iç politikasını ayrılıkçı gurupları hareketlendirici politikalarla yönlendirici projeleri geliştirdi. İran’daki halkın inanç yapısını dikkate almadığından, aksi gelişimle giderek Amerikan çıkarlarını baltalayan biçimlerde şekillenmeye başladı.
IRGC İslam Devrim muhafaza ordusu, genel İran ordusunun bir parçasıdır. İran'daki 1979 devriminden sonra devleti Şah'a hizmet eden düzenli İran ordusunun darbesinden korumak amacıyla kurulmuştur. Barış dönemlerinde 125 bin kişilik kara kuvvetiyle İran ordusunun üçte birini oluşturmaktadır. Ayrıca, Kara Kuvvetleri, bir donanma ve bir de hava kuvvetlerine sahiptir. İran Devrim muhafız ordusunun (IRGC'nin ) dış politikaya ilgi duyan iki ek küçük kolu da mevcuttur. Biri İran'ın balistik füze programlarını yürütüyor. Diğeri ise, yurtdışındaki özel operasyonlar için eğitilmiş 4 bin kişilik tugay büyüklüğünde bir birim olan Kudüs Gücü diye biliniyor. Alına şahadet bandı bağlayan sivil halktan oluşan 14 – 30 yaş arası 200 bin eğitimli gönüllüsü olduğu söylenmektedir. IRGC'ye bağlı gönüllü Paramiliter Teşkilatı Besic Güçleri ise iç güvenlik sorunları için çağrılabilecek paramiliterlerden oluşuyor. Bu gönüllüler işçi, öğretmen, din adamı, öğrenci ve kamu çalışanı gibi çok çeşitli meslekteki insanlardan, kadın ve erkeklerden oluşmaktadır. IRGC'nin denetlediği şirketler, enerji gibi önemli sektörler de dahil olmak üzere ülke ekonomisinin yüzde 20'sini kontrol ettiği biliniyor.
İran'ın İslam Devrim Muhafızları Birliği IRGC’yi bir terör örgütü olarak ABD Başkanı D. Trump tarafından tanımlanmasının arkasında, ABD'nin IRGC'nin kontrol ettiği herhangi bir yerdeki işletmelerin çökertilmesi. Yabancı temsilcilerin veya kontrol ettiği şirketlerin ABD'ye girmesinin veya ABD'de kalmasının engellenmesi. ABD kuvvetlerinin bölgesel operasyonlarında rahatça IRGC kuvvetlerine saldırmanın önünü açmak. İran İslam Devrim Muhafızları,
IRGC'nin, ABD’nin İran’a karşı yaptırımlarını körelten Çin’in Rusya’ya, Türkiye’ye, Irak’a ve bazı Batı Avrupalılara yönelik yabancı hükümetlerle kurulan mekanizmaları yönetmesini engellemek, kök amacı İsrail’in hava saldırılarını, Suriye'deki İran kuvvetlerine ve IRGC komutasında İran yanlısı Iraklı Şii militanların bulunduğu batı Irak'a kadar genişletme hedefini yaratmak.
ABD 8 Mayıs 2019 da yapılması beklenen petrol yaptırımlarının daha da sıkılaştırmasını hedeflerken, İran petrolü satın almalarına izin veren Hindistan, Çin, Türkiye ve Irak gibi bazı ülkelere verilen feragatleri kaldırmak, İran ekonomisini baskıcı mengenede tutmayı hedeflemektedir.
Başkan D. Trump, her türlü güvenliği sağlanmış, Amerikalıların çıkarlarına hizmet etmeyen ama çıkarlarını azami düzeyde tutmak için gelişmiş ve istikrarlı ülkeler ile Emperyalist küreselleşmeyle henüz bütünleşmemiş istikrarsız devletlerin, ABD ekonomisine yeniden yatırım yapmasını sağlamak amacındadır.Saya bileceğimiz kadar ABD hakimiyeti için nedenler sıralayabiliriz.
İran’dan beklenen tepki gecikmedi; İran Meclisi, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (IRGC’nin) terör örgütü ilan edilmesine karşılık, ABD'nin Batı Asya'da faaliyet gösteren tüm askeri güçlerini terörist ilan etti. İran Meclisinin oturumunda ABD'nin Devrim Muhafızlarını yabancı terör örgütleri listesine eklemesine karşı adımı ele alandı. Parlamentodaki 201 üye milletvekilleri, ABD'ye karşı sunulan acil yasa tasarısını 189 evet 2 ret ve 1 çekimser oyla kabul etti. Bu karar aynı zamanda İran Parlamentosunun “Tezkeresi” sayılabilir. Bir kişi değil Parlamento karar veriyor. Kabul edilen yasa tasarısında, ABD'nin Batı Asya'da faaliyet gösteren tüm askeri ve istihbarat birimleri ile özel ve tüzel kişilikleri terörist olarak ilan edildi. Tasarıda ayrıca, bu yapılara yönelik her türlü mali, teknik, eğitim, lojistik ve diğer katkılar teröre yardım ve yataklık kapsamında değerlendirildi. ABD’nin İran’a karşı yapacağı bir hamlesine karşılık verilmesi kaçınılmazdır. Hani şu ilan edilen, ABD'nin Batı Asya'da faaliyet gösteren tüm askeri ve istihbarat birimleri ile özel ve tüzel kişilikleri terörist olarak kabul edildi ya! Kabul edilen birimlerden bir tanesi de “Adana’nın İncirlikteki” Üssü.
ABD’ye Büyük Şeytan diyerek, terörist kabul eden İran, şeytanın yuvasını dağıtayım diye “İncirlik Üssünü” vurmasın sakın.
Bütün bunlar dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor, Sözde İslam, Birleşik Arap devletleri de bu duruma sevinerek kışkırtıcı beyanlarda bulunuyor. Dünya halen üç maymunu oynuyor. Bekleyelim görelim, Büyük şeytanla (ABD) ile İran çelik çomak oynayacak mı!
Sağlıklı yaşayın sağlıcakla kalın.