Aydın'dan Yerel Yönetimler Dersi !

İşte Aydın okunmaya değer yazısı: 

Manisa, coğrafi avantajı, köklü tarihsel bikrimi, çok yönlü ve zengin kültürel varlığı, dinamik toplum yapısı, girişimci ve çalışkan insanları ile ülkemizin gerek tarım gerekse sanayisine büyük katkılar sunan bir kenttir. Aslında ülkemizin dünya için değerinin büyük olması ve bu gerçeği kimsenin değiştiremeyeceği gerçeğinden hareketle, Türkiye her şeyden önce dünya üzerindeki coğrafi konumu ile kilit ülke durumundadır. Anadolu toprakları tarih boyunca olduğu gibi bugün de çok yönlü stratejik önemini korumaktadır. Bu eşsiz doğal konum, büyük potansiyel güç vaat etmektedir. 

Anadolu halkı, dünya tarihinin en büyük medeniyetlerinin kurulduğu ve yeşerdiği toprakların; Türkiye ve Türk halkı dünya tarihinin en güçlü devletlerinden biri olan 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğunun mirasçısıdır. Bu durum Türk toplumunun Türk insanının derin tarihi bilincine işaret etmektedir. Başka ülke insanının okuyarak, araştırarak, inceleyerek sahip olamayacağı böylesi bilinç, bizim genlerimize işlemiş olmalı ki üzerinde durulmayacak kadar doğal zannediyor ve ziyan ediyoruz.

Çözüm, çok derinlerde yatan bu bilinci şuurlu bir biçimde tazelemek; böylesi bir geçmişe kıyasla genç sayılabilecek Cumhuriyetimizi, tüm kurumları ile bu mirasın üzerinde, çağın gerçekleri çağın değerleri ile yoğurarak, yeniden yapılandırmakta yatmaktadır.

Kentler insanların yoğun biçimde yaşadıkları merkezlerdir. İnsanların bu merkezlerde yoğun biçimde yaşamak istemelerinin temelinde ise ekonomik çıkar yatmaktadır. Yani insanlar bu merkezde ekonomik yaşamını iyileştirici imkanları bulmayı umut eder.

İnsanlar öncelikle para kazanabildikleri yerlerde yaşar, büyür ve gelişirler. Bu gerçek doğal olarak, Kent dediğimiz merkezde ekonomik kurumları yanı sıra bireyin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına da cevap veren imkanların gelişmesine yol açar yine de öncelikle kentin ekonomik gerçeği üzerine yapılanır.

Belediye başkanlarının da öncelikli görevi kenti her anlamda yaşanabilir bir merkez haline getirmektir. Ve bu söz konusu kentin özgün yapısından esinlenerek yapılmalıdır.

Her kentin kendine özgü bir yapısı, özelliği ve değeri vardır. Dolayısıyla, bir kentin yöneticisi, o kenti ucuz kılmak gibi bir yaklaşım benimseyemez çünkü bu mümkün değildir, çağdaş şehircilik anlayışına aykırıdır.

Maalesef bugüne kadar bu gerçekler Manisa’mız da göz ardı edilmiş, tarihi doku korunacağına maalesef tahrip edilmiş, çıkarılan yanlış imar durumları ile Manisa’mız çarpık kentleşmenin en bariz örnekleri ile karşı karşıya kalmıştır. Ne turizmden, ne de hak ettiği kültürel değerlerden yararlanmış durumdadır.

Kentin dokusu korunmadan yapılan tahribatlar ve ürettiği ürünlerin Türkiye de hatta dünyada önemli yer kaplamasına rağmen bu ürünleri işleyebilecek tarımsal sanayisini bile kuramaması yüzünden bu değerleri çevre illere kaptırmıştır.

Yaklaşan yerel seçimler öncesi bu değerler ilk kez göz önünde bulundurularak bu değerler üzerinden çalışmaları sürdüren bir tek adayın oluşu bile çok sevindiricidir. Şehrin dokusu üzerinde hassasiyetle duran ve projelerini henüz tam olarak açıklamamasına rağmen önemli sinyaller veren tek aday Ak Parti adayı Sayın Hüseyin Tanrıverdi’dir. Evet gönül isterdi ki tüm adaylar bunun üzerinde yoğunlaşıp projelerini sunmaları idi ama ne gezer klasik siyasetçi tipi ve popülist politikalar üzerine inşa edilen projelerle halkın karşısına çıkmaktadırlar. Ben bu seçimler de Hüseyin Tanrıverdi’nin ciddi bir çalışma ve projelerinin şehrin dokusuna uygun olması kendisini farklı kılıyor. Ve farklı olan o oluyor.