Sevgili Okuyucularım;
Musibet yaşamda yeni başlangıçlar mı oluşturuyor?
Bu soru halk arasında sık kullanılan bir sözü hatırlatmaktadır! “BİR MUSİBET, BİN NASİHATTAN İYİDİR.” Derler.
Bu gün İRAN yarın Türkiye, bu gidişle ABD’nin fikren ve zikren “Güç bende” diyerek Askeri ve Ekonomik sapıklık sergileyen, Başkanı D.TRUMP eli cebinde, cebinde ne tutuğu belli olmayan, dudaklarını bükerek tehditler savuran Kızılderililere soykırım uygulayan bir neslin temsilcisi sıfatıyla, şimdi de ASYA soykırımını planlama düşünden uyanmadığı görülmektedir.
D.Trump'ın, İran nükleer anlaşmasından çekilmesi ve İran üzerinde daha zorlu ekonomik yaptırımlara geri dönmesinin ardından, İran’a uyarı için Temmuz 2019 da bir son tarih belirleyeceğini açıklamış,
Bunun üzerine ABD Orta Doğu'daki gerilimleri askeri varlığını genişleterek daha da arttırmıştı!
Bu noktada Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Tahran ve Washington diyaloğunun sağlanması için arabuluculuk rolüyle iddialı bir çaba başlattı.
Nükleer acıyı yaşayan bir ülkenin evladı olan 1954 yılında Tokyo, Japonya'da doğan bu gün Başbakan olan Shinzō Abe’nin arabuluculuğunda amacının; Başkan Trump'ın elçisi olarak hizmet etmek olmadığını, Japonya'nın Orta Doğu'daki gerilimleri azaltmaya yardımcı olmak isteği olduğunu vurguladı!
13 Haziran'da Shinzo Abe, İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ile görüştü.
Hamaney, Başkan D.Trump'ı kendisiyle mesajlaşmaya layık olmadığını düşündüğünü söyleminde bulundu.
Hamaney, Trump'ın İran'da rejim değişikliği istememe sözünün "yalan" olduğunu;
Washington'un Tahran'la dürüst görüşmeler teklifinde bulunduğuna inanmadığını da açıkladı.
Ertesi günün sabahında, Umman Körfezi'nde iki tanker yüzey silahlarıyla saldırıya uğradığı dünya basınında yer aldı. Marshall Adaları bayraklı BAE'den Tayvan'a seyreden 250 metre uzunluğunda ham petrol tankeri Front Altair'in 75 bin ton nafta yükü taşımaktaydı.
Panama bayraklı Suudi Arabistan'dan Singapur'a seyreden 70 metre uzunluğunda bir başka tanker Kokuka Courageous, saldırıya uğradığı iddia edilirken metanol yüklü tankerin zarar görmediği açıklandı.
İran’a ait Arama Kurtarma Gemisi her iki geminin de mürettebatını Bandar Abbas limanına getiriyor.
ABD boş durmuyor bütün bu saldırılardan İran'ı sorumlu tutuyor!
İran’a ABD’nin buyruğu ile savaşı düşünen ülkelerin Tahran'a saldırmaları halinde ciddi şekilde zarar göreceklerini anlamaları gerekiyor galiba. Bütün bu olaylar bir uyarı diye düşünebiliriz.
Japonya Başbakanı Abe, yine aynı görüşmede Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani'den İran'ın ABD ile savaş yapmak istemediğine dair güvence aldı.
Ancak dini lider Hamaney Trump'ın İran'da rejim değişikliği istememe sözünün "yalan" olduğunu, ciddiyetten yoksun güvenirliği olmayan açıklamaları diye tekrar nitelendirdi.
ABD-İran arasında bir diyalog gelişmeye değil, Dünyada yeniden soğuk savaşın temelini oluşturan Emperyalizmin tam tam seslerine benzediği algılanmaktadır.
En azından Japon Başbakanın çabasıTahran'ı çatışmadan- diyaloga bir mod değişikliği için ilk kritik adım atırmıştır.
ABD Başkanı D. Trump askeri sınırlama politikasına bağlı kalacağını söylese de politikasının İran'ı kontrol altında tutmasına yetmediği görülmektedir. Şimdi İRAN Washington'u yenmek için bir fırsat yakalamış görünüyor.
İRAN Nükleer gücü 4 katı artıracağını resmen açıklamıştır.
ABD’nin Çin, Rusya ve Kuzey Kore gibi diğer rakipleri İmam Hamaney örneğini izleyeceklerdir.
İşte bu noktada arabuluculuk girişimleri neredeyse boşa çıkmış olacak, beraberinde başka gelişmelerin de olabileceğini düşünülmesi gerekiyor!
Bütün bu olaylar karşısında İran yaptırımlara karşı stratejik bir sabır gösteriyor.
Türkiye de, Ekonomi günden güne alınan önlemlere rağmen kötüye gitmeye devam ederken, Trump muhtemelen S- 400, F-35 derken; Türkiye’de stratejik bir yeniden yapılanma ile yönlendirme ABD'nin baskısına karşı koymak için yeni bir planın kabul edilmesi ve zorunlu tedbirlerin alınmasından yola çıkıldığı görülmektedir.
Ekonomik savaşın gerek Türkiye ve İran üzerindeki etkilerine karşı dört farklı alanda uzun vadeli yeniden yapılanma ön görüle bilinir.
- Ülkemize yapılan yabancı ithalat yerine, milli üretimi artırarak minimum ihtiyaç seviyesine indirilmesi.
- Müttefik ortaklara güvenmenin bir değeri olmadığının kabulüyle Çin, Rusya ile müttefiklik boyutunu NATO’ya karşı ASYA İTİFAKI SAVUNMA BİRLİĞİ oluşturmak.
-Avrupa birliği kapısında bekleme yerine, Asya’nın Bati kapısı özelliğini geliştirilmesi.
- Küresel petrol ve doğal gaz ticareti kapsamında petrolden elde edilen diğer ürünlere ( SOCAR gibi yatırımlarla) ve komşu ülkelere yapılan ihracatın yeniden sağlanmasını oluşturmak.
Bu tür planlar için benzer adımları atıldığında olumsuz kokularının geldiği de görülmektedir.
ABD tarafından İtici mektup ve Türkiye tarafından Diplomatik cevap. Şimdi sıranın kırılma noktasına yaklaşan ikili ilişkiye zarar vermeden;
İki eski müttefik ülke ABD- Türkiye birbirlerinin iç ilişkileri ile teröre destek vermeden, biri birilerine müdahalede bulunmama normlarının geliştirilmesine çaba gösterilmesi gerekir. Zarar verici olayların tekrar yaşanmasını önlemekte en iyi yol olabilir. Müttefiklik karşılıklı saygıyla müdafaa-i hukuka dayanmalıdır.
Yoksa bir “BİR MUSİBET, BİN NASİHATTAN İYİDİR.” Diyerek müdafaa-ı tedbirler müttefikliği ortadan kaldırır.
Sağlıklı yaşayın sağlıcakla bekleyin.