Ah nerde o eski bayramlar ve günler diye başlamanın artık vaktidir.
O eski günler; Husonun karayemişi, yere dökülen dutu,
Hacı Feyzi’nin gülüdür, elmasıdır.
Hacı Nuri’nin merteğidir, o gür sesidir.
Dedemim beş kuruşu, anneannemin duası ile kestanesi ve şekeridir.
Yaşım müsait: Dedemden, Anneannemden, Babamdan, Halamdan, Hafız Ömer’den, Bayram Abiyden, Çapası ile dağı deviren
Rofunun Mustafa’dan, O Heybetli Sabrının Dursun Ali’den, topa vurduğu yer farklı işaret ettiği yer farklı olan hayat dolu Şoltun
Yusuf’tan artık "rahmetli" diye söz ediyorum nicedir. Bir de satırların almadıkları…
Eski günler, … bayramlar, hayal oldu…
Fakat sevgiler ertelenirse olmaz...
Sevmenin değer vermek, kıymet bilmek, hatır sormak, yardıma koşmak, kapı çalmak, dua almak olduğunu anlamak…
Ölen eski bayramlar değil; eski duyarlılıklar...
Bir kısmı için çok geç kaldık.
Geç kalmadıklarımızla bari doyasıya bayramlaşalım.
Ve öyle yapalım, Şağban Hoca gibi, Annem gibi… , Hacı. Ali Bey gibi… , yolumuzu gözleyen pamuk ellileri ve o nur yüzlüleri başka
bayrama ertelemeyelim. Karşıdan gözümüze takılan herkesle, gelin kucaklaşalım. Bayramınız Mübarek olsun…