Değerli Dostlarım Bugün 09.02.2024 Mübarek CUMA günüdür Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumuna LİYAKAT denir.
Liyakat ilkesinin gereği olarak, bilgi ve deneyim sahibi, işin gereklerini yerine getirebilecek yeterlikte olan bireylerin göreve getirilmesi gerekmektedir Liyakat hayatın her döneminde önemsenmiş ve hayatın birçok alanında karşımızdaki insanlarda aranan temel özelliklerden biri olmuştur. Özellikle herhangi bir işte çalışacak kişi belirlenirken, yönetici belirlenirken, üretici belirlenirken… bu iki kriter çok önem arz etmiştir. Liyakat, adaletin gereği olarak, kamu yönetiminde dikkate alınması gereken en önemli haktır. Bir işin liyakatli kimselere tevdi edilmesi haksızlıkların giderilmesini sağlamakla birlikte görevin önemini ve göreve verilen ehemmiyeti de göstermektedir. Bir makama veya göreve atanmada liyakat ve ehliyet sahibi olma, adaletin, toplumsal ve siyasal adaletin bir gereğidir. Adalet, liyakat ve ehliyet sahiplerine görev veya makam verilmesini gerekli kılar. Toplumsal ilişkilerde, siyasette, yöneten yönetilen münasebetlerinde liyakat ve ehliyet ilkesi yürürlükteyse, o toplumsal evrende adalet yürürlükte demektir. Adalet, liyakat, hakkaniyet ve ehliyet esaslı görev vermelerle toplumsal eşitsizlikleri de dengeleyen bir sistemdir. O halde liyakat ve ehliyete dayalı makam verme, toplumsal adaletle doğrudan ilgilidir. Adalet ile toplumda hangi insanın ne gibi liyakat özelliklerine sahip olduğu, neleri hak ettiği ve sahip olduğu ehliyet durumuna göre hangi mevki, görev ve makamı hak ettiği gibi hususların belirlenmesinde temel bir ölçüttür.
İnsanın toplumsal hayatta kendini güvende hissetmesi, birlikte aynı evren ve çevreyi paylaştığı insanların nasıl davranacaklarını önceden kestirip ona göre davranması, toplumda görev ve sorumluluk dağılımının liyakat ve ehliyet esasında yapılmasıyla doğrudan ilgilidir. Bu durumda liyakat ve ehliyetin, toplum ve dolayısıyla tek tek bireyler için hayati derecede önemli olduğu söylenebilir. Görev alma ve vermede liyakat ve ehliyet prensibi ise emanet anlayışı ve ilkesiyle doğrudan ilgilidir. Liyakat ile kişinin insanî, ahlâkî nitelikler itibariyle yaptığı veya atandığı işi yapabilecek, tayin edildiği makamı bir emanet bilinciyle doldurabilecek donanımda olmasına işaret edilir. Liyakat sahibi kimse, kendisine tevdi edilen görev ve makamı, sadakatle ve emin olarak korurken, liyakatli olmayan kişi ehliyet sahibi olsa dahi makama, emanete ihanet edebilir. Kendisine verilen emanetleri, onları koruma sözü verip koruyacak, gözetecek, onların gereğini yerine getirecek olanlar, yalnızca liyakat sahiplerdir.
Liyakat sahibi kişi, üstlendiği emanete sahip çıkar, onu korur, onun gereğini yerine getirir, ona ihanet etmez. Liyakatli kimselerin hükmettiği yerde, herkes seve seve itaat eder. CUMA mız mübarek olsun. Hayırlı CUMA lar dilerim. Malik BİBER