Müftü Makas ’İftarda konuşuyorum’ projesine konuk oldu
Akhisar’da uyuşturucu operasyonu: 3 tutuklama
Sokak hayvanları için örnek proje
Yunusemre’de Alzheimer ve Demans Merkezi açıldı
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği kitap kumbaram projesi’ni konuştu
Türk Kızılay Manisa İl Merkezi 2025 Olağan Genel Kurulu Gerçekleştirildi
Vali Özkan: “Sahipsiz hayvan sorununu birlikte çözeceğiz” 
Manisa Sevgi ve Dostluk Cemiyeti’nden Kızılay Ramazan Çadırında İftar Yemeği
AK Parti İl Başkanı Süleyman Turgut Halkın İçinde: Sorunları Dinliyor, Çözüm Üretiyor
Özgür Özel ‘Akraba yok’ demişti ama! Ne yaptın be Başkan?
Kasırga “Kalemi Kılıçtan Keskin Yürekli Gazetecilere ve Onların İdolü Uğur Mumcu’ya Bin Kere Selam Olsun”
Gelecek Partisi Manisa Kadın Kolları İl Başkanlığı’na Deniz Barlas Atandı
Taksi şoförüne bıçakla saldıran zanlı ikinci kez hakim karşısında
Firari hükümlü, Salihli polisinden kaçamadı
Kırkağaç’ta yıkılan duvarın altında kalan adam yaralandı
1990’lı yılların başında İstanbul tarihinin en büyük susuzluk krizlerinden birini yaşıyordu. 1989 yerel seçimlerinde, Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) büyük bir başarı elde ederek Türkiye’nin pek çok büyük şehrinde belediyeleri kazandı. İstanbul’da da SHP’nin adayı Nurettin Sözen, belediye başkanı oldu ve İSKİ’nin (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi) başına Ergün Göknel’i getirdi.
Ancak ne olduysa ondan sonra oldu. Göknel, kendisinden 29 yaş küçük sekreteri Feray Karvar ile yasak bir ilişki yaşamaya başladı. Bu ilişkinin ortaya çıkışı ise dramatik bir olayla gerçekleşti. Göknel, eşi Nurdan Erbuğ ile çıktığı bir akşam yemeğinde, ondan anlaşmalı boşanmasını istedi ve karşılığında 1 milyon dolar teklif etti. Bu teklifi duyan Nurdan Hanım, yaşadığı şokla bayıldı. Olayın duyulmasıyla birlikte, İSKİ’de dönen yolsuzluk iddiaları da gün yüzüne çıkmaya başladı. Göknel’in, İSKİ ihaleleri için paravan şirketler kurduğu ve büyük çapta rüşvet ağları oluşturduğu ortaya çıktı.
Türkiye, bu skandalla sarsıldı. O döneme kadar sosyal demokratlar için “belki iş yapmazlar ama en azından çalmazlar” şeklinde bir algı vardı. Ancak İSKİ skandalı, bu imajı yerle bir etti. SHP büyük yara aldı, sol partilerin oy oranı 1977’de yüzde 42 civarındayken, skandalın ardından yüzde 23-24 seviyelerine geriledi. Bu çöküş, Refah Partisi’ne olan ilgiyi artırdı ve siyasi dengeleri kökten değiştiren bir sürecin önünü açtı.
Asıl düşündürücü olan ise şu: O dönemde bir yolsuzluk skandalı tüm ülkeyi sarsıp siyasi dengeleri altüst edebilirken, bugün hangi parti olursa olsun hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları artık kimseyi rahatsız etmiyor. İnsanlar bu tür skandallara karşı bir bağışıklık mı kazandı? Yoksa toplum olarak ahlaki duyarlılığımız mı köreldi? Nasıl bir noktaya geldiğimizi anlamak gerçekten zor…
