Değerli Dostlarım Bugün 16.08.2024 Mübarek CUMA günüdür. Çok büyük üzüntüye ve sıkıntıya, onarılması güç, büyük zarara yol açan olaya FELAKET denir.
Dünyayı heran sel, yangın, buzulların erimesi, deprem doğal afetler, hastalıklar v. s. tehdit eder duruma gelmiştir. Asrın en büyük felaketi Koronavirüs Hastalığı (COVID-19), ilk olarak Çin'in Vuhan Eyaleti'nde Aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020'de tanımlanan bir virüstür. Covid_19 Dünyayı ve Türkiyeyi derinden etkilemiş tüm dünyanın ekonomik çarkını bozmuştur. Türkiye'de resmi rakamlara göre COVID-19 olgu sayısı 17.232.066, iyileşen hasta sayısı 16.788.849*'dur. 102.174 kişinin ise yaşamını yitirdiği açıklanmıştır. Şu ana kadar tüm dünyada saptanan toplam 685.273.221 olgudan 658.075.477 kişinin iyileştiği, 6.839.960 kişinin ise yaşamını yitirdiği bildirilmiştir.
57 yaşındayım bir şeyleri hergün yaşadığımdan farklı yaşıyordum. Bazı belirtiler hafta arası ağrı, ateş, üşümek titremek ve öksürük gibi olgularla belirtiler birden bire ortaya çıkmıştı. Ağrı kesici alıyor grip haplarından içiyor birkaç saat rahatlıyor ama sonra aynı belirtiler tekrarlıyordu.. Eşim durumun farkında hemen hastaneye gitmemi söylerken hastalığı kendime yakıştırmadığım için direniyordum. Hafta arası hafta sonuna kadar zorlu geçiyordu çünkü ağrılar gün gün artıyor ateş yüksek seyrediyordu. Sanki dayak yemiş gibiydim. hafta sonu pazar sabahında dayanılmayacak kas ağrıları ve ateşin yükselmesiyle derhal arabama binip hastaneye gitmek için yola çıktım. Acilde iner inmez hasta kabule başvurdum hastane kalabalıktı ambulansın birisi gidiyor birisi geliyordu. Hemşireler belirtilerin o hastalığın belirtileri olduğunu söyleyip müşahede odasına götürüp boğazımdan ve burnumdan sürüntü örneği aldılar. Ardından kan testleri ve akciğer röntgeni geldi. Ve sonuç pozitifti ve hemen yatış verildi. İlk birkaç gün tek yataklı banyolu muazzam bir otel odası gibi odada, tek akılımda kalan, hemşirelerin gidiş gelişleri ve koğuşu dezenfekte eden temizlik çalışanlarıydı. hemşirelerin uzun ve yorucu vardiyalar boyunca nasıl canla başla çalıştığını fark ediyordum Yaşam ve ölüm arasında ince çizgide bir sağa gidiyor sonrada bir sola gidiyordum. Ölümün kıyısında olmak işte böyle birşey ve artık o odada tek başına kalıyordum sadece yüzleri maskeli hemşireler odaya gelip önce nasılsın diye soruyorlar sonrada tahlil için kan örnekleri alınması ve ilaçların tam saatinde verilmesi için sıkı bir gözetim başlıyor. İlk gün alınmış olan haplar 8 sonra yine 8 en son 8 olmak üzere 2 günde hapları içtim. ilk gece hastalığın vermiş olduğu rahatsızlıktan ve morallerin bozuk olmasından dolayı uyku moduna girerken yatağa yatar yatmaz iyi olacakmıyım düşüncesiyle bir sağa bir sola dönerken tedirgin olarak uyku moduna girmeye çalışırken hülüsinasyonlar görmeye başlıyorsun gözlerimi açtığımda viziteye gelmiş olan uzman doktoru karşımda görüyorum nasılsın iyimisin ve muayene faslı bitiyor sonra kocaman odada yalnızsın ne arayan nede soran oluyor çünkü bulaşıcı hastalığa sahipsin daha önce hiç yaşamamış olduğum nefes alma problemi öyle şiddetli yaşıyorum ki adeta nefes alamayacak hale geliyorum adeta oksijeni soluyamıyorum çok zor nefes alıyor tıkanıyorum güçlükle nefes alıyorum . oksijen maskesini takıyorum rahatlıyorum maskeyi çıkardığım an yeniden nefes alma zorluğu çekiyorum biraz nefes için odanın dışarı açılan camını açmak istiyorum ama ne mümkün 5 cm açılıyor oradan nefes almaya çalışıyorum. Adeta ölümün kenarından geçiyorum. 5 gün sanki 5 yıl olmuştu . Dibimdeki odaya geçmiş olsun demek için ayrılıyorum ama ne mümkün hemşirenin hemen odanıza dönün tepkisiyle karşılaşıyorum koridorda inleme sesleri o kadar şiddetli geliyorki başka odaya girmeden camdan bakıyorum hasta benden 1 hafta önce entübede yüzü koyun yatırmışlar bilinci kapalı bir şekilde nefes alıp veriyor kim diye merak ediyorum bir ilçenin faal belediye başkanı ne yazıkki Yaşamak için gerekli en önemli etken sağlığımızdır sağlık olmadımı tek ayaklı bir insan haline dönüyorsun. Dünyayı derinden etkileyen böyle bir hastalıkla tüm dünya, ilk defa kendini sınıyordu. Aşı araştırmaları ve çalışmaları son sürat devam ediyordu. Tabiki insanlık için mağdur olmaması için,
Yaşam ve ölüm arasında gelgitlerde sağlığın ne kadar önemli olduğunu Maddiyatın çok önemli olmadığını anlıyor insan. Çünkü Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır. Dışarı çıktığında göğsünü oksijenle doldurmak, kuşlara bakmak, doğanın ve dünyanın güzelliğinin farkına bir kez daha varmak ve yaşamak ne güzel diyebilmek en büyük kazanım bu oluyor işte Bu benim ikinci yaşam şansım oldu. Hasta olmadan sağlığımızın kıymetini bilelim, herşeyin başı sağlıktır. CUMA mız mübarek olsun. Hayırlı CUMA lar dilerim. Malik BİBER