Eskiler ne güzel söylemiş " Ben eli silah tutandan değil, kalem tutandan korkarım" diye. Son zamanlarda işim gereği yakından takip ettiğim yazarlar ve düşünce adamları, ortaya öyle ifadeler attılar ki, bunlara inanmak çok güç. Dediğim gibi bu yazarların yazdıkları yalan desek diyemeyiz. Yanlış desek adamlar oturup saatlerce araştırma yapmış. O zaman geriye bir şey kalıyor. O da komplo teorileri üreterek halkın kafasını karıştırmak.
Muhafazakar kesimin ve hükümetin yakından takip ettiği yazarlar arasında öyle biri var ki, son günlerde söyledikleriyle adeta bir skandala imza attı. Evet bu isim sizin de bildiğiniz gibi, Abdurrahman Dilipak'tan başkası değil.
Yeniçağ gazetesi yazarı Dilipak, öyle iddialarda bulunuyor ki, insanın içinden hiç inanmak gelmiyor. Toplumu bölen, kutuplaştıran, ayrışmasına sebep olan bu yazılar, kontrol edilmediği sürece her zaman bizim halkımızın arasını açacak ve gerginliklere sebep olacaktır. Bunun yanında iddia ettiği olayların, geçmiş dönemlerdeki siyasileri ve devlet adamlarını da zan altında bırakması işin cabasıdır.
DİLİPAK NİFAK TOHUMLARI EKİYOR
Dilipak'ın iddiasına göre, Abdullah Öcalan'ın 1972 yılından beri Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) elemanıdır. Bu ne demek biliyor musunuz? Devlet kendi askerlerini bilerek şehit etti demek. Öğretmenleri devlet öldürdü demek, 50 bine yakın insanımızın devlet izniyle ölümüne göz yumulması demektir. Bu iddialar çok vahim. Eğer bunun altı doldurulmazsa bir çok kişi ve kuruluş bunun altında kalır.
Dilipak, ifadelerinde "Bebek katili' filan artık bir anlam taşımıyor. Öcalan gençliğinde namaz kılan biri. Namaz kılan bir çocuktan, sosyalist devrimci maskeli bir terörist yetiştiren düzene lanet olsun! Bu düzenin sorumlusu kim? Darbeciler bu olanlardan habersiz olamaz. 1972’den beri bu adam MİT’e çalışıyormuş. 12 Martçılar bundan habersiz olamaz. 12 Eylülcüler de, 28 Şubatçılar da! Özal bilmiyor olamaz, en azından Güzel haber vermiştir. Türkeş ve Bahçeli bilmiyor olamaz. Erbakan bilmiyor olamaz. Baki Tuğ da biliyor Apo’yu! Peki kimse niçin konuşmaz? Kim, neden korkuyor!" ifadelerini kullanmıştı.
NE YANİ O DÖNEMİN BAŞKANLARI KÖR MÜYDÜ?
Türkeş ve Bahçeli bilmiyor olamaz. Erbakan bilmiyor olamaz. Baki Tuğ da biliyor Apo’yu!. Bu sözler Dilipak'a ait. Düşünün dönemin bilmediği böyle bir bilgiyi Dilipak biliyor. Ne yani o zaman Dilipak, MİT'in şemasını da biliyor. Biliyor diyorum çünkü, hiç kimse bu iddiaları ortaya kolayca atamaz. Biz şimdi halk olarak, bir bebek katiline devlet adamı gözüyle mi bakacağız? Güldürmeyin insanı. Aklı başında hiçbir Türk insanı, ne kadar gizli olursa olsun ne kadar önemli olursa olsun, kendi milletini ve insanını öldürecek kadar gizli görevde kalamaz ve böyle bir görevi kabul etmez.
Bu tamamen 70'li yıllarda olan devlet adamlarını zan altında bırakmaktır. Evet baştan Öcalan iyi birisi olabilir, sonradan terörü seçmiştir. Bu onun hiçbir zaman masum olduğunu göstermez. Öcalan bu ülkenin başına gelmiş geçmiş en büyük terör belasıdır. Ve hep öyle bilinecektir.
DİLİPAK SÖZLERİNE AÇIKLIK GETİRMELİ
Son günlerde yeterince gergin konularla uğraşan güzel ülkem, bir de bu seviyesiz konularla gündem oluşturmamalıdır. Biz bu ülkeye ihanet edeni de, canını ortaya koyanı da çok iyi biliriz. Ve bugün kimse ama hiç kimse bize Öcalan'ın yok ajan olduğunu, yok MİT için çalıştığını söylemesin. Çünkü bir bebek katili asla benim ülkemin içinde görev yapmış birisi olamaz. Dilipak'ı sözlerine açıklık getirmeye davet ediyorum. Ben sade bir vatandaş olarak, bu sözlerden bu derecede etkileniyorsam, şehit ailelerimizin ve gazilerimizin neler hissettiğini düşünmek bile istemiyorum.
Artık her kalemi eline alan, bazı güçleri arkasına alan oturup ülkenin denge taşlarıyla oynamasın. Yazarlar, toplumu aydınlatan ve bilgilendiren kişiler olarak kalmalı ve toplumu infiale sürükleyecek tartışmalara imza atmamalıdırlar. Devlet bu tür iddialar ortaya atan kişileri, ya denetim altına almalı ya da çağırıp, bildiklerini anlattırmalıdır.
Saygılar