Siyasi partilerde çok seslilik, demokrasinin en temel unsurlarından biridir. Ancak, bu çok seslilik doğru bir şekilde yönetilmezse, partide çok başlılık ortaya çıkar ve bu durum parti disiplinine zarar verebilir. Bugün CHP’nin içinde bulunduğu durum tam olarak budur; çok seslilikten ziyade, çok başlılık sorunu partinin temel bir problemi haline gelmiştir.
Son dönemde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çeşitli platformlarda yaptığı açıklamalar ve düzenlediği konferanslar, kamuoyunda CHP’nin yönetim yapısıyla ilgili tartışmalara yol açmıştır. Elbette ülke sorunları hepimizi yakından ilgilendirir ve her birey bu sorunlar hakkında konuşma hakkına sahiptir. Ancak, siyasi partilerde hiyerarşik bir yapı vardır ve bu yapı korunduğu sürece demokratik çok seslilik anlam kazanır. Ne yazık ki, İmamoğlu’nun söylemleri ve eylemleri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kimliğinden ziyade bir genel başkan adayı veya lider gibi hareket ettiği izlenimini uyandırmaktadır.
Bu durum, özellikle mevcut CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in liderliğinde parti içinde ortak bir dil oluşturulmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Genel Başkanlık makamı, parti adına ulusal ve uluslararası konulara yönelik açıklamaların yapılması gereken en üst temsil makamıdır. Oysa İmamoğlu’nun bu konularda açıklamalar yapması, kamuoyunda CHP içinde bir liderlik karmaşasının olduğu algısını güçlendirmektedir.
Demokrasi elbette farklı görüşlerin dile getirilmesine olanak tanır, ancak bu görüşler ortak bir hedef doğrultusunda birleştirilmediği takdirde, işler bir kaosa dönüşebilir. Çok seslilik, bir partiyi güçlü kılarken, çok başlılık partinin yönetiminde zaaflara neden olur. Bu da, halk nezdinde güven kaybına yol açabilir.
CHP, yıllardır bu tür içsel disiplin sorunlarıyla mücadele etmekte ve bu durumun sonuçlarını ağır bir şekilde yaşamaktadır. Parti içindeki hiyerarşik yapının korunması ve liderlik mekanizmasının doğru bir şekilde işletilmesi, bu tür sorunların çözümünde kritik öneme sahiptir. Aksi takdirde, hem partinin içinde bulunduğu kaos derinleşir hem de toplumda partinin yönetim yetkinliğine dair algı zedelenir.
Sonuç olarak, siyasi partilerde çok seslilik elzemdir ancak bu çok sesliliğin bir ortak dil ve ortak hedef doğrultusunda yönetilmesi gerekir. CHP’nin bu konuda köklü bir değişim ve reform yapması, hem parti içindeki dinamizmi güçlendirecek hem de topluma daha güvenilir bir siyasi alternatif sunacaktır.