Manisa Su Platformu, İzmir’e içme suyu sağlamak amacıyla Göksu ve Sarıkız bölgelerinde açılan yeni sondaj kuyularına tepki gösterdi. Platform, bölgedeki yeraltı sularının hızla tükendiğine dikkat çekerek, bilimsel kurulların devreye girmesi ve alternatif su kaynaklarının araştırılması gerektiğini vurguladı.
Manisa Su Platformu Basın Açıklaması
Manisa’nın değişik bölgelerine vurulan sondajlardan elde edilen ve İzmir’e verilen içme suyu, bölgedeki yeraltı su kaynaklarını ciddi biçimde tehdit etmeye başlamıştır. Bölgedeki çiftçilerimiz ve odalarımız halkı olarak bu duruna tepkilerini göstermektedir. Bu konuyu analiz etmek için Manisa Su Platformu olarak bu konuyu gündemimizin ana maddesi yaparak toplandık. Çiftçilerimizi ve Ziraat Odası başkanlarımızı dinledik. Akademik camiadan pek çok arkadaşımızın yer aldığı platformumuz konuyu görüşerek aşağıdaki açıklamanın kamuoyu ve ilgili kurumlarla paylaşılmasını uygun görmüştür:
Manisa sınırları içinde bulunan Manisa merkeze bağlı Göksu Bölgesi’ndeki sondaj kuyularından, Saruhanlı ilçesi Lütfiye ve Nuriye Mahallelerindeki Sarıkız Bölgesi’ndeki sondaj kuyularından ve ayrıca Gördes Barajı’ndan boru hatları ile İzmir iline içme suyu verilmektedir. DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından 1980 yılında verilen sondaj kuyusu açma izinleri ile 1980-1990 yılları arasında 80-180 metre derinliklerinde açılmış olan kuyulardan İzmir’e su verilmeye başlanmıştır. Giden su miktarının kuyulardaki zamanla oluşan çökme ve sızıntılar neticesinde azalması nedeniyle 2024 yılında İzmir Su Kanalizasyon İdaresi tarafından DSİ Bölge Müdürlüğü’ne yapılan başvuru sonucu ruhsat yenilenmesi yapılarak eski kuyuların bazılarının kapatılarak yeni kuyuların açılması çalışmaları başlatılmıştır. Bu konuda ilimizdeki bazı odaların ve kişilerin yeni açılan su kuyularına tepkisi gündeme gelmiştir. Bu konuda Manisa Su Platformu olarak yaptığımız toplantıda aşağıdaki görüş ve önerilerin kamuoyu ile paylaşılması uygun görülmüştür:
1)Ülkemizde ve ilimizde son yıllarda oluşan kuraklık, yağış miktarındaki azlık nedeniyle yeraltı suları yılda ortalama 60 cm yeraltına doğru inmektedir. Daha önceki dönemlerde açılan pek çok su kuyusu kurumakta ve su miktarı buna bağlı olarak azalmaktadır. Marmara gölü kurumuş, doğal çeşmeler yok olmuş ve dereler akmaz duruma gelmiştir. Bu nedenle bölgemizin çoğu bölgelerinde yeni su kuyusu ruhsatı verilmemektedir. Başvuru halinde eski ruhsatlı kuyularda bakım için ruhsat yenilenmesi izni verilmektedir. Ancak çektiği su miktarı dikkate alınarak çok su çeken kuyuların ruhsatları konusunda daha titiz davranılması gerektiği kaçınılmazdır. Mevcut kuyuların ortalama derinlikleri 80-150 metre arasında iken yeni açılacak kuyular en az 300 metre derinliklerinde olacaktır. Bu kadar derinliğe yapılan ve yüksek debili kuyular bölgedeki açılmış olan ve çiftçilerimiz tarafından kullanılan mevcut kuyuların kullanılamaz hale gelmesine neden olacaktır.
2)Yeni büyük debili su kuyusu ruhsatlarının verilmesi için Bölge Müdürlüğü bünyesinde bir bilimsel kurul oluşturularak ayrıntılı olarak bölgenin incelenmesi ve ruhsatların bu kurulun tavsiyeleri doğrultusunda karar almasının daha doğru olacağı düşünülmektedir. O nedenle 2024 yılında verilmiş yeni ruhsatların tekrar gözden geçirilmesinde bölgemiz için daha büyük yarar vardır.
3)Bölgemizden İzmir iline verilen tüm kuyuların sayaçları oluşturulacak kurullar tarafından değerlendirilmeli ve kontrol edilmelidir. Bu kurulda yerel gönüllüler, akademisyenler ve bilimsel kurul üyeleri de yer almalıdır.
4) Meteoroloji Genel Müdürlüğü verileri ülkemizin büyük bir bölümünün 'kuraklık' tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Türkiye’de artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 1313 m3 olmasına rağmen, Gediz Havzası su seviyesi kıtlık düzeyinde olan beş havzadan biridir. Havzanın önemli kısmında 500 metreküpün altına düşen kişi başına su miktarı “Mutlak kıtlık” seviyesindedir. Bu nedenle yeni kuyuların açılması hatta yeni kuyu açılmasa bile mevcut kuyulardan alınabilecek su miktarının günümüzde oluşan kuraklık, su debisindeki azalma ve su sıkıntıları göz önünde bulundurularak güncel veriler ve duruma bağlı olarak yeniden belirlenme zorunluluğu bulunmaktadır. Türkiye Su Enstitüsü (SUEN) Başkanı Prof. Dr. Lütfi Akca tarafından mevcut kuyulardan kullanımı uygunsuz olanların kapatılması çalışması yapıldığı bildirilmiştir. Bu doğrultuda, mevcut kuyuların bilimsel kurul tarafından yeniden değerlendirilerek uygunluk onaylarının alınmasına mutlak ihtiyaç bulunmaktadır. 1980 yılında verilmiş olan ruhsat ile alınabilecek su miktarı günümüzde oluşan kuraklık, su debisindeki azalma ve su sıkıntıları göz önünde bulundurularak güncel veriler ve duruma bağlı olarak yeniden belirlenmelidir. Alınmış hak diye düşünülerek hareket edilmemelidir.
5)Saruhanlı ve Manisa bölgemizde ve Gediz ovasında suya bağlı tarım ürünleri yetiştirilmesi vazgeçilmez bir gerçektir. Başta üzüm bağlarının olmak üzere diğer tarım ürünleri ve çiftliklerin bu durumdan olumsuz etkileneceği kaçınılmaz olacaktır. Bu bölgenin tek su kaynağı yeraltı sularıdır. 300 bin dekar arazinin sulanması bu bölgedeki yeraltı sularına bağlıdır. Büyük su sondajları çakıldığı takdirde mevcut su kuyularının çoğu zamanla çalışmaz duruma gelecektir. Bu da gelecekte tarım açısından büyük sıkıntı oluşturacaktır. Yeraltı sularının acil durumlar ve olağanüstü şartlarda kullanılması gereken yedek su olduğunu düşünüyoruz. O nedenle yeni sondaj kuyuları açılması konusunda mutlaka bilimsel kurulun onayı olmalıdır.
6) İzmir Su Kanalizasyon İdaresi tarafından en kolay yöntem olarak belirlenen aynı alanda daha derin yeni sondaj kuyuları açmak yerine, gelecek açısından daha farklı yöntemlerin devreye sokulması gerektiği görüşü benimsenmelidir. Su sıkıntılarının yaşandığı ve giderek bu olumsuz iklimin artacağının öngörüldüğü günümüzde derin sondajlar ve suyla ilgili atılacak her adım şeffaf ve geleceği düşünülerek atılmalıdır.
Manisa’mızı gelecekte büyük bir su sorunu beklemektedir. Çünkü Manisa’da evsel, sanayi ve tarım kullanımındaki suyun büyük kısmı yeraltı su rezervlerinden karşılanmaktadır. Geçmişte Manisa Ovasına can veren Gediz Nehri’nin tarımsal sulamaya katkısı artan kuraklık ve oluşan kirlilik nedeniyle gün geçtikçe azalmaktadır. Tüm bu durumlar dikkate alınarak bakanlık ve kurumlar bünyesinde oluşturulacak bilimsel kurulların hazırlayacağı raporlar doğrultusunda sondajlar ele alınmalıdır. Bölge halkının tepkisi ve görüşleri dinlenilmeli ve ortak ve yeni bir çözüm bulunması yoluna gidilmelidir.
Bu değerlendirmelerin ışığında, İzmir’e yılda yaklaşık 32 milyon metreküp ilave su sağlamak için Sarıkız ve Göksu bölgesinde 11 yeni su kuyusu açılması Gediz Havzası yeraltı su potansiyelinin geleceği açısından büyük risk oluşturacaktır.
Sonuç olarak; Gediz Havzası’ndaki yeraltı su kaynakları zaten risk altındayken, yeni kuyuların açılması Manisa ve Gediz Ovası’nın geleceğini tehdit etmektedir. Alternatif su kaynakları araştırılmalı, Manisa halkının ve bölge çiftçisinin su hakkı korunmalıdır.
Kamuoyuna ve ilgili kurumlara saygı ile duyurulur.