Neyse biz de zülfü yare dokunmayalım ne olur ne olmaz yeterince linç politikaların hışmına uğramış biri olarak hiç de bir çekincem olmadan bildiğim doğruları her zaman yazmaya devam edeceğimi de tanıyanlar bilir.
Türkiyenin asıl konuşması gereken konuların başında bence yeni Anayasa ve yapılacak yasal düzenlemeler ve de demokratikleşme.
Yeterli mi?
Elbette değil.
Ekonomi sıkça konuşulması gereken bir ülke konumunda olduğumuz gerçeğini görmezden gelemeyiz.
Sokaktaki insan çaresiz, mutsuz, endişeli ve karamsar konuma düşmeden gereken önlemlerin alınması gereğini düşünmek gerekir.
Aslında ülkemiz öz kaynakları itibarı ile kısa sürede dünyanın lider ülkelerinden birisi olabilecek potansiyele sahiptir.
Devlet yönetiminde, ekonomik sistem de köklü reformlar yapmamız, bireyi ön planda tutan, onun yaratıcı ve üretken gücüne içtenlikle inanan yepyeni bir yapıyı cesur kararlarla, tam anlamıyla hakim kılmamız, genç ve inançlı kadrolarla yürüterek, geliştirmemiz gerekmektedir.
Devlet icra organı olmaktan kendini soyutlamalıdır. Devletin ekonomik faaliyet içinde olması ülke ekonomisini çökertecek olguların başında olduğu gerçeğinden hareketle, ekonomik gelişmenin amacının da aracının da insan olduğu anlayışı ile, bireyin oluşturduğu kurumların tam anlamıyla özgür olduğu kadar akılcı bir ekonomik sistem kurulması hedeflenmelidir. Bu amaçla ülkemiz ekonomisi yeniden yapılandırmayı amaçlamalıdır.
İcra etmeyen, yöneten bir devlet anlayışını hakim kılmamız gerektiği inancını taşımaktayım.
Öncelikle devlet ekonomik faaliyetlerin içinden derhal çekilmeli hatta eğitim sağlık konularında da yeniden yapılanmaya gitmelidir. Böylelikle devletin harcamaları azalmalıdır.
Biliyoruz ki kamu açıkları yüksek enflasyona yol açar. Ayrıca açıkları ekonomiyi felç eden kamu açığı ortadan kalkmalı ve devletin iki yakası bir araya gelmelidir.
Devletin çalışması her düzeyde verimlilik esasına dayandırılmalıdır. Sınırlı sayıya indirgenmeli ve orada tutulacak olan personeli üretkenlik be başarı esasına göre, hak ettikleri düzeyde ödüllendirilmelidir.
Kamu iktisadi hiç bir kurum devletin elinde olmamalı. Banka ve sigorta sektörlerinden çekilmelidir.
Kısaca devlet ekonomideki başlıca görevlerinden biri serbest piyasa düzeninde rekabete dayalı sistemin işleyişini yasalarla güvence altına almak, diğeri ise tekelleşme ve törstleşmeyi engellemek olmalıdır.