Başkanlık Sistemi dayatılıyor diyorlar..
Başkanlık sisteminin ne olduğu tartışılmıyor...
Vaz geçilsın bu dayatmadan...
Parlamenter Sistem içerisinde kalarak demokratikleşelim..
Demiyorlar..
Yok böyle bir anlayış...
Bahanelr hazır..
Masadan kalkıp, iki yaramaz çocuk gibi " Bak anne ağabim beni dövüyor " der gibi halka serzeniş... Sonra, oldu bitti..
Bir başka bahara kaldı...
Yine hazan mevsimi geldi teranneleri okunmaya başlanıyor...
Herkes Demokrasi havarisi...
Çorbadan dönenin kaşığı kırılsın...
Hodri meydan...
Yüreğiniz yetiyorsa gelin demokratikleşelim..
Yıılardır aynı teranne..
Sonra gündem değişir..
Bir bakarsınız demokratikleşme, Sıvıl anayasa hikaye..
Sistemden beslenenler sistemi değiştirmez..
Bu böyle gelmiş, böyle gider..
Zannediyorlar...
Ama bu böyle gitmez.
Gitmeyecek de..
Gidemez..
Parti genel merkez imparotorlukları..
Teşkilatlar hak getire...
donanımlı üyeler tu kaka,
Önümüze geçer korkusu ile her türlü dışlanma mübah..
İl Başkanları tek başlarına ilin amirleri..
Tek Parti dönemini hep eleştirenler..
Şimdi çok mu farklı?
Devlet elindeki kurumları bırakmıyor..
Bırakırsa Elinde güç kalmıyor zannediyor..
İl başkanlıkları sadece iş bulma kurumu ve kurum amirlerini yönlendirme ve onların üzerinde makam oluşturm gibi görevlerle donanmışlar.
Siyaset üretmek hak getire.
İcra etmek Devletin görevi ilkesine inanılıyor...
Oysa devlet yönetir..
Bilmediğimiz konu bu...
Ne zaman öğreneceğiz?
İşte asıl sorun bu..
Öğrenmek İstemiyoruz...