Bir insanı tanımak için konuştukları konulara, seçtikleri kelimelere, beraber yol yürüdüğü arkadaşlarına bakmak gerek. Kaynayan tencerenin içinde ne varsa kapağından çevreye dağılan koku odur. 

Hayatta bir baltaya sap olamamış insanlar, kendilerini ve bakış açılarını düzeltmek yerine, hep başkalarını düzeltmek peşinde koşarlar. Bu kişilerin sıklıkla  etkili ve yetkili olmadıkları, sorumluluk alanına girmeyen konularda ahkam kestiklerini müşahade ederiz. 

Mülk Süresinde şöyle buyuruluyor: 

Ayet 3: Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?

Ayet 4: Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.

Velhasılı kelam; İnsanoğlu hep kusur aramak peşinde koşar. Evrende, insanda, yazıda, resimde ve her türlü eserde kusur arar. Aslında kusurun kendinde ve bakışında olduğunu düşünmez. “Kusur arayan kusuru, huzur arayan huzuru bulur.” Kişi aradığını bulacaktır. Buldum diye  zannettiği şey aslında kendi içinde kıyıda köşede gizli kalmış kusurdur. 

Öyle insanlar tanırım ki, hayatları müfettiş gibi hata ve kusur aranmakla geçer. Ondan şikayet, bundan şikayet. Hiç bir konuda memnuniyet  duymazlar, bulduklarına şükretmezler. Bu mizaçta olanlara bir şey anlatmak deveyi hendekten geçirmekten zordur. Doğuştan muhalif tiplerdir onlar. Zordur hayat onlara ve çevrelerinde yaşayanlar için. 

Muhalif olmak, itiraz etmek her vatandaş için bir haktır, hatta sorumluluk dahi olabilir. Yeri geldiğinde, ölçü ve hak gözetilerek yapılırsa kimsenin bir diyeceği olamaz. Zaten asıl mesele muhalif olmak değil. Sorun her şeye muhalif olmaktır. Bu kişiler için “Çarşı her şeye karşı” denebilir. 

Her zaman bir bahane bulma tavrı içinde olan bu tipler her şeye kendini katma zorunluluğu hissederken aynı zamanda negatif enerji yaymada da üstlerine yoktur. Hiç bir konuda tam bilgi sahibi olmayan, ne istediğini bilmeyen, kendi iç dünyasında kendisiyle bile çatışan insanlardır bunlar. 

Üstad Mehmet Akif Ersoy bu durumu ne güzel özetlemiş “Yıkmak, insanlara yapmak gibi kıymet mi verir?Onu en çolpa herifler de, emin ol becerir. Sâde, sen gösteriver “İşte budur kubbe” diye, İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye. Ama, “Gel kaldıralım” dendi mi, heyhat o zaman, Bir Süleyman daha lâzım, bir de Sinan”

Neyi, niçini, ne zamanı sorgulamak başka bir şey, her şeye negatif olmak başka bir şey. Üretmek yerine tüketirken bahaneler bulmak, söylenip durmak çok daha başka bir şey. Vesselam! 

Dr. Muzaffer Yurttaş
20.05. 2024 / Manisa

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner42

Haber Sabah
Manset24 Haberleri
Haber Entel