Düşünüyorum da Arap saçına dönmeyen neyimiz var diye aklıma pek bir şey gelmiyor. Demokratikleşme çalışmalarına bakıyorum. Eğitim, sağlık, iç güvenlik, dış savunma, yerel yönetimler, insan hakları, yargı hepsi Arap saçı. Ne kadar düzeltmeye çalışırsan o kadar dolanıyor. Dolandıkça içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ne yapmalıyız ki bu birbirin dolanmış meseleleri çözelim.
Saçları istediğiniz kadar tarayın bir türlü düzelmiyor hatta tarak bile işlemiyor. O zaman bu saçların kökünden kazınması gerekmez mi? Kazındıktan sonra yepyeni bir saç modeli oluşturmak gerekir diye düşünüyorum. Sistemler de öyle değil mi. Şayet sistem Arap saçına dönmüşse yapacak pek fazla bir şey yok demektir. İstediğiniz kadar düzeltmeye uğraşın düzeltemezsiniz.
O zaman temelden başlamak gerekiyor. Yani bir temel atılmalı ve sistemi kökünden değiştirmeli parlamenter sistemle gelebileceğimiz en son noktaya geldik. Kuvvetleri birbirinden ayıramadık. Kuvvetler ayrılığı ilkesi anayasamızda var olmasına karşın ne yazık ki kuvvetler birliği egemen kılınıyor. Ekonomide bir hamle yapıyorsunuz bir yere kadar gelip bir yerde tıkanıyorsunuz çünkü demokratikleşmenizi tamamlayamadınız, yabancı sermayeyi çekemiyorsunuz tam aksi var olanı kaçırıyorsunuz. Her sanayici önce kendi doğduğu topraklara yatırım yapmak ister ancak o topraklar ona kucak açmıyorsa oradan kaçar ve paranın çok ürkek olduğu göz önünde bulundurulursa onu tutmanın ne kadar zor olduğu gerçeği de ortaya çıkar. Öncelikle demokratikleşmemizi tamamlamak zorundayız. Sistem değişikliği gerekiyorsa ki gerekiyor kuvvetler ayrılığı prensibini oturtmalıyız. Yasamayı ayrı, yürütmeyi ayrı seçmeliyiz. Yargı tam bağımsız hale gelmeli tıpkı ABD de ki gibi. Yargının bağımsızlığından neden korkulur bunu da anlamakta güçlük çekiyorum. Hangi ülkede Ahmet’in yargısı, Mehmet’in yargısı var, duyan varsa gelsin anlatsın yok böyle bir şey. İNSANLAR AÇLIĞA SEFALETE TAHAMMÜL EDEBİLİRLER AMA ADALETSİZLİĞE ASLA! O zaman ivedilikle yargı bağımsızlığını oluşturmak gerekiyor. Bunu hangi sistemle yakalayabiliriz diye düşünüyorum da bana en başarılı sistem başkanlık sistemi olur gibi geliyor. Çünkü başkanlık sisteminde yasamayı ayrı yürütmeyi ayrı halk seçiyor o nedenle fiili olarak kendiliğinden yasama ve yürütme birbirinden ayrılıyor. Yargı bağımsızlığını da kimler sağlayabilmiş bakıp ona göre yeniden yapılanmaya doğru gidilir ve bu ülke insanımız ve de gelecek kuşaklarımız rahat bir dünyada yaşamış olur. Başkanlık sistemi bir rejim değişikliği değil sadece sistem değişikliğidir ve bu sistem bizde çalışır. Bazılarının başkanlık sistemi eyalet sistemi getiri diye yanlış bir saplantı içinde olduklarını görüyorum. Oysa Türkiye’nin üniter bir yapısı var ve bu yapı aynen korunur. Eyalet sistemi gelmez. Eyalet sistemi farklı başkanlık sistemi farklı Almanya’da parlamenter sistem var ama eyaletler de var. ABD de eyaletler başkanlık sistemi oluşmadan önce vardı zaten. Amerika Birleşik Devletleri adı üzerinde birleşik devletler, bizim başka devletlerle işbirliğine gidecek halimiz yok.
Globalleşen bir dünyada bizde global düşünmek zorundayız. Her geçen zamanı geleceğimizden harcadığımızın farkında mıyız. Bilmiyorum..