İnsanlık tarihine baktığımız zaman geçmişimiz hep savaş, kan ve zulüm… Kim kiminle savaşıyor diye baktığımızda insan insanla savaşmış. Tarihte ünlenenler genelde kan döken savaşlar kazanan komutanlar savaşlar neden olur Dünyamızda? Bu soruya verilecek cevap hiç te inandırıcı olacağını sanmıyorum. Oysa insanoğlu yaşamı çok kısa olan bir canlı dünyamız var olan insanların tümüne yetecek kadar büyük ancak dünyanın da en egoist varlığı ne yazık ki insan.
Dünya Edebiyatının en büyük 10 eserinden biri olarak kabul edilen savaş ve barış savaşların, sonucu olan insanlık durumlarına derinlikli bir bakış sunması ve önemli örneklerin başında Napolyon’un savaşı toplumda büyük bir kargaşaya neden olur. Kazananın belli olmadığı bu muhaberede Fransız ve Rus orduları büyük kayıplar verir. Tarih bu örneklerle doludur.
Avrupa’daki monarşik devletleri bir biri ardına bozguna uğratan insanları katlederek ta Moskava’ya dayanan Napolyon ve benzerleri savaşmayan bir dünya oluşturmak çok mu zor maalesef çok zor görünüyor. Globalleşen bir dünyadan bahsediliyor. Ancak bu Globelleşme (Bütünleşme) ne yazık ki insanlık adına dramlarla doludur.
Dünya nüfusunun üçte biri açlık sınırının altında yaşadığı gerçeğini göz ardı edemeyiz. Kısaca dünyanın bu fotoğrafla barış içinde olması mümkün değildir. Böyle bir globelleşme olabilir mi? Barışın en önemli kriteri önce insanın insan olmaktan kaynaklanan haklarını sonuna kadar kullanmasından geçer. İşbirlikçi güçlü devletler güçlenmeye çalışan ülkelerin iç işlerine nifak tohumları sokarak onları daha da zayıf düşürme gayreti içinde olmaları barış içinde yaşayan bir dünyanın önünde en büyük engeldir.
Aslında çatışmaların küçük anlaşmazlıkların tırmanarak nasıl daha büyük ve daha ciddi anlaşmazlıklara dönüştüğünü bütün çatışmaların temelde nasıl birbirine benzediğini dahası önyargı, diplomasi, tarih ve ekonominin bu olaylardaki etkisini gösteren insanlar neden savaşır sorusunu soran çocuklarımıza nasıl bir cevap vereceğimizi de ne yazık ki bilemiyoruz. Güçlü olduğunu sanan devletler sözde globalleştirdikleri dünyada acımasızca insanlığın bir bölümünü ezerek, sömürerek, savaştırarak güçlü olmalarını sürdüremez, sürdüremeyecektirler. Tarih hep kaybeden kumandanları tukala ederek hiçbir yere varamayacaktır. Kazanan komutanlar kahraman ilan edildikçe yine bir yere varılamayacaktır. İnsan insanlık onuruna yakışır bir biçimde yaşayamıyorsa ve bu engelleniyorsa burada büyük bir yanlış vardır ve bu yanlış sonucu o güçlü ülkelerin de başlarına büyük belalar açabileceği gerçeğini görmezden gelemeyiz. Dünyada barış isteyen onlarca komutan varken (Büyük Atatürk gibi) savaş isteyenler ve insanları birbirine kırdırıp savaştıranlar inanıyorum tarihin derinliklerine gömülecektir. Türkiye gibi gelişmekte olan ve rahat bırakılırsa çok gelişeceğini görenler bunu nasıl engelleriz derdine düşmüş ve bu dinamizmi nasıl durdururuz kriterlerine işbirlikçileri ile az da olsa ulaşabildiklerini görüyoruz. Yakın tarihimize baktığımızda ABD ve güçlü ülkelerin ülkemiz üzerindeki oynanan oyunları görüp ülkemizin bağımsızlığını savunan unsurlar ya idam edildi ya da katledildi. Ve bu katliamların hesabını hiç kimse vermedi. Çünkü hesap soran olmadı. Ben bu yakın tarihimize çok fazla değinmeyeceğim ancak gördüğüm ve bildiğim kadarıyla devrimler karşı devrimlerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ancak Türkiye’de devrimleri de karşı devrimleri de bugüne kadar hep aynı kirli ellerin yaptığını görüyoruz ne yazık ki.
Şimdi Türk Ordusu Suriye’de dibine kadar haklı bir harekatı başlatma başarısını gösteren ülkemiz yönetimini kutlamamız ve birlik beraberlik içerisinde vatanımızı korumamız gerekir. O güçlü olduğunu sanan ülkelerin ağızıyla söylemlerini söyleyenlere milletimizin dikkat etmesi gerektiği konusuna dikkat çekmek isterim.