Çocuğa, kadına, hayvana yapılan bu işkenceler ne zaman son bulacak? Yeter artık YETER..!
Sinirden ve üzüntüden ellerim titreyerek yazıyorum. Nasıl duyarsız olunabilir ki bu vahşet karşısında. Minicik bedenlere dokunan elleriniz kırılsın inşalALLAH...
23 Nisan'da 5 yaşındaki çocuğa yapılan şerefsizlik, iğrençlik, merhametsizlik... Diyecek çok şey var aslında. Ama yazamıyoruz işte suç oluyor. Kelimeleri seçmek zorunda kalıyoruz.
Yaşı kaç olursa olsun kaçırılan, tecavüz edilen ve öldürülen çocuklar için içimiz parçalanıyor.
Son olmasını umut ediyorum. Yeter artık yeter!
Eğer 5 yaşında değilde, 14 yaşında olsa tecavüze uğrayan çocuk ve ölmediyse, maalesef tecavüzcüsü ile evlensin diyenler çok bu ülkede..
14 yaşındaki çocukla evlenilmez. 14 yaşındaki çocukla evlilik pedofilidir ve cezalandırılması şarttır. Eğer ki pedofiliyi normal karşılayan ve tecavüzcüsüyle evlenmesine onay verenler varsa, 14 yaşındaki bir yakını tecavüze uğradığında götürüp o tecavüzcüye versin.
O çocuğun yaşadığı psikolojik travmayı düşünmeden gönül rahatlığıyla..
Anne, kız kardeş, arkadaş, yar, eş olan kadının yeri neresi? Kadın nerede durmalı ya da hayatınızda kadını nereye koymalısınız?
Son dönemde kadınlarımızın adı cinayetle, intiharlarla, tecavüzle, dayakla, tecavüzcüsüyle evlendirilme ile anılmaya başladı. Yazık! Bizler için kadın, baş tacı olarak görülen kutsalımız, cennetin ayaklarının altına serildiği bir özneydi. Bugün ise gelinen noktaya baktığımızda kadınlar üzerinde siyaset yapılıyor, kadın eziliyor, sömürülüyor ve hiçe saylıyor.
Oysa bir toplumu yetiştiren kadın değil midir? Bizi biz yapan, emek veren, yücelten kadın değil midir? Peki, bazıları ne yaptı? Kadınlarımızın haklarını korumak için, bırakın haklarını korumayı daha da ezdiler. Küçücük bebeklere tecavüz edilen, küçücük kız çocuklarının beş paraya satıldığı, hayvanca bir içgüdü ile kız çocuklarını kullanan bir toplum yarattılar.
Meğer her yer pedofil doluymuş. Kimse oturup kendine soruyor mu acaba “Biz nereye gidiyoruz? Biz ne yapıyoruz?” Diye..
Kadın dayak yer, kadın tecavüze uğruyor, kadın sokakta yürüyemez hale geliyor. Hatta bırakın bunun için kadın olmaya bile gerek yok. Daha ergenliğine ulaşamamış kız çocukları bile bu iğrençlikten nasibini alıyor.
Hatta hatırlarsanız daha 13 yaşında, bir sürü h
hayvanın ‘’hayvan demeye utanıyorum’’ tecavüzüne uğrayan bir kız çocuğu mahkeme kararı ile ilişkiye rızası olduğu gerekçesi ile suçlu bulunuyor! Bu çocuğa tecavüz edenlerin bazıları devlet kurumunda çalışan insanlardı. Hiçbir ceza almadan serbest bırakılabiliyor. Bizlere de hukuk, devlet, adalet nerede diye sorarak kafayı yemek kalıyor. İşin en can alıcı tarafı da devlet büyükleri tarafından yapılan ve akıllara durgunluk veren açıklamalar:
“Tecavüze uğrayan çocuklar, genç kızlar veya kadınlar evlensin, doğursun, devlet bakar.” Sanki tecavüz gayet normal, olağan bir durummuş gibi ortaya konuluyor. Ya da bir kereden bir şey olmaz deniliyor. Bu nasıl bir beyanattır. Söyleyecek sözün bittiği noktaya geliyorsunuz. Bu çocuk tecavüze uğradığına mı yansın, hamile kaldığına mı, yoksa çocuğu doğurması gerektiğine mi? Akıllar duruyor. Yutkunamıyorsunuz bile.. Kadın olmaktan utanç duyuyorsunuz. Kadınlığınız yerlere seriliyor, ayaklar altına alınıyor. Gel de bunlara evlilik içi tecavüzü anlat...
Oy vererek vekilimiz yaptığımız insanlar neden kadınların vekilliğini yeterince yapamıyor? Neden bir kadın milletvekili ya da kadın bakan çıkıp bir şey söyleyemiyor. Neden bir sivil toplum örgütü, bilim adamı, aydın, gazeteci savunamıyor çocuklarımızın, kadınlarımızın hakkını neden? Savunmaya kalkanlarda eleştiriliyor, suçlanıyor. Peki, ne yapalım bizler gazeteci olarak veya bir ana, bir kadın olarak seyirci mi kalalım? Asla çocuklara, kadına şiddete seyirci kalamayız kalmamalıyız.
Kadına değer veren, önemseyen “Cumhuriyet”in çocuklarının yaşadığı toplum işte bu halde. Herkesin elini vicdanına koyup bir düşünmesi gerekiyor. Eğer bu kadar yozlaştıysak, değerlerimizi bu kadar ayaklar altına aldıysak oturup bir düşünmemiz gerekiyor. Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduğu ilk yıllarda kadınlarımıza verdiği önemi, kadınlarımızın haklarını korumak adına yaptığı yenilikleri, bir bir hatırlamamız gerekiyor. Hatırlamamız gereken bir şey daha var ki o da toplumu oluşturan insanları büyüten, yetiştiren bir nesil yaratan ANA’dır. KADIN’dır. Kadın kutsaldır. Kutsalın yeri de baştadır, ayaklar altında değil!