Manisa’nın Köprübaşı ilçesinde Demokrat Gazeteciler ve Yazarlar Derneği ile Köprübaşı Belediyesi işbirliğiyle “Terörle Mücadelede Basının Önemi” isimli panel gerçekleşti. Panelin Moderatörlüğünü deneyimli Gazeteci İsmail Aydın üstlenirken Panelistleri FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Manisa Milletvekili ile Takvim Gazetesi Yazarı Bülent Erandaç oldu.
ÖZEN; KIZILELMA VAZGEÇİLMEZİMİZDİR
Programda güvenlik güçlerinin yürüttüğü operasyonların yer aldığı video görüntüsü Kızılelma şarkısı eşliğinde yansıtılırken Demokrat Gazeteciler ve Yazarlar derneği Başkanı Hakan Özen panelin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin teröre karşı yürüttüğü mücadeleye ve Zeytin Dalı Harekatına destek vermek amacıyla düzenlendiğini belirtti. “Kızılema Türkün Türk Dünyası ile Ay ile Hilalin buluşmasıdır ve vazgeçilmezimizdir” diyen Özen, “Terörle mücadeleye giden askerlerimiz “Beklemesinler Kızılelma’ya gidiyoruz” diyorlar. Peki, Kızılelma nedir? Kızılelma yüreğimizde yanan ateştir, Terörle mücadelede basının önemi konusuna panelistlerimiz değinecek ve önemli tespitlerde bulunacaklar. Ben özellikle şu an Afrin’de ve yurdun dört bir yanında terörle mücadele eden kahraman güvenlik güçlerimize, Mehmetçiklerimize saygılarımı, şükranlarımı sunuyorum. İnanıyorum ki onlara 76 Milyon Türkiye olarak hep birlikte dualarımızı yolluyoruz. Çünkü tek devlet, tek vatan, tek millet, tek bayrak ve resmi dil Türkçe’den asla vazgeçmeyeceğiz. Hele hele Kızılelma yürüyüşünden asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
TAYDAŞ; “GÜN BİR, İRİ VE DİRİ OLMA GÜNÜDÜR”
“Vatan bütünlüğünü korumak istiyorsak terörle mücadelenin devam etmesi gerektiğini ve bu mücadeleye destek verilmesi gerektiğini canı gönülden inanıyoruz” diyen Türkiye Harp Malulleri, Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Manisa Şube Başkanı Ümit Taydaş, “Biz Gaziler ve Şehit Yakınları olarak bu mücadelede devletimizin yanındayız. Gün birlik olmak, iri, diri ve hep birlikte kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma günüdür” dedi.
MERGEN; “TERÖRLE MÜCADELEYE TAM DESTEK VERİYORUZ”
Köprübaşı Belediye Başkanı Zafer Mergen ise yapmış olduğu konuşmada böylesine önemli bir panele evsahipliği yaptıklarından dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdi. Teröre karşı topyekün 80 Milyon Türkiye olarak kararlı bir mücadele verildiğini kaydeden Mergen, “Demokrat Gazeteciler ve Yazarlar Derneği ile birlikte önemli faaliyetlere imza atmaya devam edeceğiz. Köprübaşı İlçesinden Afrin’de ki askerlerimize yine Gazeteci arkadaşım Hakan Özen ve dernek üyesi arkadaşlarla beraber kıyafet ve erzak desteğinde bulunmuştuk. Teröre karşı güvenlik güçlerimizin verdiği mücadeleye tam desteğimiz bundan sonra da devam edecek” diye konuştu.
MEDYA’DA TEKELLEŞMEYE HAYIR DEMELİYİZ
AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ ise konuşmasında 12 Eylül 1980 darbesi öncesi gençliğinin çok yönlü okuyamadığını bu nedenle tanıyamadığını da kaydetti. Özdağ, “Tanımayınca da bu milletin öz çocukları birbirlerine düşman oldular. Hürriyet okuyanlar Tercüman, Tercüman okuyanlar Cumhuriyet okumadılar. Tek yönlü beslendiğimiz zaman da maalesef kamplaşmalar ve kutuplaşmalar meydana geldi. Bu kamplaşma ve kutuplaşmaları önleyecek olan ise öncelikle medya, aydınlar ve yazarlardır. Türkiye’de 1960 darbesi olmuşsa medyanın çok büyük vebali vardır. Eğer yine Türkiye’de 71 ve 80 Muhtırası olmuşsa siyasilerin hatalarından önce daha çok yine medyanın, aydınların, yazarların ve entellektüellerin vebali vardır. Onlar Türkiye’de bizleri kamplaştırma ve kutuplaştırma adına maalesef çok büyük vebale girdiler. Anlaştırmak ve konuşturmak istemediler. Eğer yine 28 Şubat postmodern darbesi olmuşsa, beşli çete varsa ki bunlardan biri medya patronlarıydı. Medya patronları maalesef hükümet kurdular ve yıktılar. Cuntacı askerler ve şantajcı sermayedarlar kadar onların da vebali vardı. Medyada da, sermayede de tekelleşme iyi değildir” dedi.
MEDYA 15 TEMMUZ’DA DİK VE MİLLİ DURDU
“Her fikir, her gazete, her televizyon, her ideoloji bölücü olmadıktan sonra hukuk çerçevesinde Türkiye’de çok rahat bir şekilde neşet edebilir. Asıl mesele budur” diyen Özdağ sözlerini şöyle sürdürdü, “RTÜK yasasını neden istediler? Daha fazla televizyonlara ve gazetelere sahip olmak istediler. Peki tüm gazetelere televizyonlara sahip olduklarında ne yapacaklar? Siyasetçileri korkutacaklar, şantaj yapacaklar ve siyasetçilere vaatlerde bulunacaklar. O zaman bu siyasetçiler millete değil sadece medya patronlarına, kirli ve şantajcı sermayedarlara hizmet edecekti. Ondan sonra da çorbanın suyunun, suyunun, suyu kalırsa Köprübaşılılara sunulacaktı. Böyle bir medya olabilir mi, olması mümkün değil. Hiçbir medya Türkiye’nin aleyhinde olan konularda satın alınamamalı, satmayacak ve satın alınamayacak. İşte böyle bir medya örneğini 15 Temmuz hain darbe girişiminde hep birlikte gördük. Hep birlikte darbeye hayır dedi ve milli bir duruş gösterdi medya. Bu duruşu gösteren tüm yerel ve ulusal medya sahiplerini, çalışanlarını canı gönülden kutluyor, şükranlarımı sunuyorum.”
MEDYA’NIN VATANSEVER VE YERLİ OLMASI ŞARTTIR
Takvim Gazetesi Yazarı Bülent Erandaç ise konuşmasında çeşitli anekdotlar vererek gerçekleştirdi. Afrin’de devam eden terörle mücadelede medyanın ikiye bölündüğünü kaydeden Erandaç “Ya vatanseversiniz, ya da işbirlikçi ve hainsiniz. Bunun başka yolu yok. Ben tavrını vatanseverlikten yana kullanan bir medya kuruluşunda bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum” dedi.
“ABD kuklası FETÖ darbe girişiminden hemen sonra, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın başlattığı jeopolitik hamlelerle, Fırat Kalkanı, El Bab, Kudüs kararı sonrasında ABD'ye verdiği küresel dersinin bir benzerini bu kez Afrin'de veriyoruz” diyen Erandaç konuşmasını şöyle sürdürdü, “Askeri ve diplomatik çerçevesiyle çok iyi planlanmış Afrin hamlemiz, bu anlamda hem bölgemizde hem küresel alanda Türkiye'nin caydırıcılık gücünü, imaj ve prestijini artırmaktadır. Bunu, Cumhurbaşkanımız'ın, son, Cezayir-Morıtanya-Senegal- Mali ziyaretlerinde de açıkça görmekteyiz. Aslında, Amerika, Rusya'nın Afrin'e yönelik askeri harekâta karşı çıkacağını umuyordu. Bu nedenle operasyon öncesi Pentagon, üst perdeden uyaran açıklamalarda bulunmuştu. Ancak Erdoğan'ın-Türkiye'nin kararlılığının anlaşılmasından sonra ABD ağız değiştirdi. "Afrin operasyon alanımız değil" diyerek tükürdüklerini yalamak zorunda kaldılar. Ardından, ABD'nin Beyin Kadrosu; McMaster, Mattis, Tillerson durumu kurtarmaya çalışıyorlar. ABD-İsrail- Petrol-PKK uydu kanton koridorunu paçavraya çevirdik. Türkiye'yi, taşeronları PKK-PYD terör örgütü ile durduramayacaklarını görüyorlar. Bugün, Suriye'nin geleceğinde en etkili aktörlerden birisi Türkiye'dir.”