Siyaseti yakından takip edenler iyi bilirler, Yerel Seçimlerle Genel Seçimlerin atmosferi arasında önemli farklar vardır.
Şöyle ki...
Genel Seçimlerde seçmenin partiye bağlılığı, ideolojik yakınlık gibi sebeplerle, parti listesinde bulunan adayları hiç tanımasa bile, oyunu gönül, verdiği siyasi partiye verebilir.
Genel Seçimlerde siyasi partiler öne çıkarken...
Yerel Seçimlerde siyasi partilerin adayları öne çıkar...
Genel Seçimlerde seçmenin parti bağlılığı, ideolojik yakınlık gibi sebeplerle,
partiye oyunu verirken...
Yerel seçimlerde seçmen, kendisine bireysel olarak daha yakın hissettiği adaya oy vermektedir.
Hal böyle olunca da:
Siyasi Partiler Genel Seçimler için bir kere düşünüyorlarsa...
Yerel Seçimler için aday belirlerken iki kez, hatta üç kez düşünülmeli.
Aksi halde, Yerel Seçimler hüsranla sonuçlanır…
“AK Parti’de 94 ruhu ile yola çıkılacak”
“AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, seçimlere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 94 yılında İstanbul Belediye Başkanı olduğu yerel seçimlerdeki ruhu yakalamaya çalıştıklarını söyledi”.
1994 Yerel Seçimlerinde Refah Partisi’nin, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere üç yüz ün üzerinde belediye kazanması “Milli Görüş”ün zaferidir. Ve hala o sermayeden harcanıyor. Az kaldı, bitmek üzre!..
Nedir “Milli Görüş”?
Millî Görüş, bu ülkenin bir gerçeği... Kendisinden beklenen dönüşümü tam olarak gerçekleştiremese de, hayatına, kültürüne, değerlerine yabancı bir dünya ile karşılaşmış milyonların sığınağı olmuştu bu hareket. Bugün siyaseti belirleyen önemli bölümünün yolu, Millî Görüş'le kesişmedi mi?
“Erbakan ve arkadaşları taşlık, kayalık bir patikayı buldozerlerle düzlemişti”. Evet, bugünün Türkiye'sinde büyük bir izi, emeği ve etkisi var geçmişin.
Milli görüş; Temelde ülkemiz insanlarının mutluluğuna, İslam dünyasının huzuruna, dünya insanlığının barışına, dünya ve ahret işlerinin birlikte yürütülmesine önem veren maneviyat ağırlıklı bir siyasi görüştür.
Özetle Milli görüş; Fertlerin, toplumların, partilerin, cemaatlerin tekelinde olan bir görüş değildir. Tek -tek fertleri kucaklayan, Hakk’ın yanında, Batıl ile mücadele eden siyasi bir projesidir.
25 yıl… Yani çeyrek asır… Bu 25 yılın 17 yılı da kesintisiz AK Parti iktidarıyla geçti. Şehirlere yapılan yatırımların yanında ülkeye büyük yatırımlar yapıldı. Sosyoloji değişti. Artık beklentiler farklılaştı.
Belediyecilikte dünün birikim ve tecrübesine ihtiyaç var; ondan daha çok da artık yeni bir bakış açısına gerek var.
Dün, en büyük sorun konuttu, gecekonduydu, çöptü, trafikti, su ve kanalizasyondu.
Bu öncelikli sorunları çözmek için üstün gayret gösterdi hükümet ve belediyeler, çözdüler de; ne var ki, hızla çözülen sorunların yerine yeni ve daha büyük sorunlar almaya başladı.
Bugün ise, ben de, benim gibi milyonlar da, artık haklı olarak daha fazlasını istiyoruz. Huzur… istiyoruz.
Yeşile dokunmak, tarihi teneffüs etmek istiyoruz.
Rantın değil imanın, haramın değil helalin egemen olduğu, şeffaf, hesap verilebilir, yani Müslüman şehirler istiyoruz…
Bizim için yaşanabilir, çocuklarımıza ve torunlarımıza ilham verici şehirler istiyoruz.
Sizce çok şey mi istiyoruz?
İnsan şehri inşa eder, ama daha çok şehir insanı inşa eder. Çocuklarımızı, torunlarımızı inşa edecek şehirlerin özlemini çekiyoruz.
Bizim, bize ait, o övünedurduğumuz tarihle örtüşen şehirlerimiz olsun istiyoruz. Mesela; Manisa’da “Saray-ı Amire” ve bunun gibi tarihin geri getirilmesini istiyoruz!
Çok şey mi istiyoruz?
Kalabalıklaştıkça çirkinleşen ve yaşanmaz hale gelen değil; planlı, düzenli, 50 yıl, 100 yıl sonrasının planlandığı şehirleri özlüyoruz.
İşin özeti; bir insan olarak görevinizi yapmanızı istiyoruz!
Allah aşkına, çok şey mi istiyoruz?
Bütün kişisel meseleler, şahsi beklentiler, hevesler, hırslar, “benim dediğim olsun da partiye, davaya ne olursa olsun” bencillikleri bir kenara bırakılmalı. Aktif ve en iyi adaylarla milletin karşısına çıkılmalı…
Dünyayı bilen, şehrine aşık, derdi olan derdi…, dürüst, samimi, gayretli kadrolarımız var. Seçmenin, “ben de olsam bunu aday yapardım” diyebileceği adaylarla milletin karşısına çıkmak gerek.
Altını çizerek belirtmek istiyorum ki; bugünkü başarı ve huzurun hikâyesi: Millî Görüş temellidir.
Türkiye‘nin “adam gibi adamlara” bir başka ifadeyle Milli Görüş’ü hazmetmiş adamlara ihtiyacı var…
Yerel yönetimlerde “paradigma” Milli Görüş olmalıdır.
Parantez içinde belirtmem gerekir ki; “Osmanlıya zalim” diyen Kemal Kılıçdaroğlu'na değnek olanların Milli görüşü temsil ettiklerini iddia etmeleri; Güneş’i balçıkla sıvamaya çalışmak olur!.. Bu da çok iyi bilinmelidir.
Ve, Eba Müslim Horasani’nin malum sözlerini hatırlatarak yazımı noktalamak istiyorum: ''Onlar (Emeviler); zararından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular. Düşmanlarını kazanmak için yakınlarına aldılar. Yanlarına aldıkları düşmanları dost olmadığı gibi, uzakta tuttukları dostları da düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince, yıkılmaları mukadder oldu”.
Selam ve Dua İle…
.